ceza mahkemeleri nezdinde de ceza davasının
konusu olabilecektir. Bunun haricinde diğer
bir sebep de, Kanun’a uyum sağlanmaksızın
toplanan delillerin, iç soruşturma sonrasında
açılacak olası bir dava sürecinde de �����������
işveren ta-
rafından delil olarak sunulamaması ihtimalidir.
Dolayısıyla, herhangi bir nedenle iç soruşturma
yapmak isteyen kurumlar, artık iş hukuku ya-
nında Kanun’da yer alan temel ilke ve kurallara
da uyum sağlamak için gerekli tedbirleri almak
zorundadır. Bu anlamda ilk yapılması gereken,
çalışanların belge ve iletişimlerinin denetlen-
mesinin prensip olarak meşru bir faaliyet olup
olmadığı sorusuna cevap verilmesidir. Avrupa
Birliği’ndeki genel uygulamaya da bakıldığın-
da, kurumların iç soruşturmalar kapsamında
çalışanları üzerinde bu �����������������������
tipten bir denetim hak-
kının olması konusunda -kural olarak- meşru
menfaatleri bulunduğu değerlendirilmektedir.
Yani, bu tipten bir veri işleme faaliyeti meşru
bir faaliyettir ve prensip olarak, çalışanların açık
rızası olmaksızın da yapılabilecektir. Ancak,
Kanun’un çerçeve yasa niteliği, çalışanın temel
hakları ile soruşturmanın konusu ve kapsamı
da dikkate alınarak, bu soruya cevabın her bir
olay bazında verilmesini gerektirmektedir.
ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİ
Bununla birlikte kurumların söz konusu dene-
timleri yapmada meşru menfaatleri bulunuyor
olması, kurumların hiçbir kurala bağlı olmaksı-
zın bu denetimleri yapabileceği anlamına ke-
sinlikle gelmemektedir. Dolayısıyla, Kanun’da
yer alan veri işleme ilkeleri (örneğin verilerin
hukuka ve dürüstlük kuralına uygun işlenmesi
ya da verilerin ölçülü işlenmesi ilkesi) ile ve-
rilerin yurtdışına aktarılması, ilgili kişilerin veri
işleme faaliyetiyle ilg