INmagazine Zirve Özel | Page 27

ceza mahkemeleri nezdinde de ceza davasının konusu olabilecektir. Bunun haricinde diğer bir sebep de, Kanun’a uyum sağlanmaksızın toplanan delillerin, iç soruşturma sonrasında açılacak olası bir dava sürecinde de ����������� işveren ta- rafından delil olarak sunulamaması ihtimalidir. Dolayısıyla, herhangi bir nedenle iç soruşturma yapmak isteyen kurumlar, artık iş hukuku ya- nında Kanun’da yer alan temel ilke ve kurallara da uyum sağlamak için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Bu anlamda ilk yapılması gereken, çalışanların belge ve iletişimlerinin denetlen- mesinin prensip olarak meşru bir faaliyet olup olmadığı sorusuna cevap verilmesidir. Avrupa Birliği’ndeki genel uygulamaya da bakıldığın- da, kurumların iç soruşturmalar kapsamında çalışanları üzerinde bu ����������������������� tipten bir denetim hak- kının olması konusunda -kural olarak- meşru menfaatleri bulunduğu değerlendirilmektedir. Yani, bu tipten bir veri işleme faaliyeti meşru bir faaliyettir ve prensip olarak, çalışanların açık rızası olmaksızın da yapılabilecektir. Ancak, Kanun’un çerçeve yasa niteliği, çalışanın temel hakları ile soruşturmanın konusu ve kapsamı da dikkate alınarak, bu soruya cevabın her bir olay bazında verilmesini gerektirmektedir. ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİ Bununla birlikte kurumların söz konusu dene- timleri yapmada meşru menfaatleri bulunuyor olması, kurumların hiçbir kurala bağlı olmaksı- zın bu denetimleri yapabileceği anlamına ke- sinlikle gelmemektedir. Dolayısıyla, Kanun’da yer alan veri işleme ilkeleri (örneğin verilerin hukuka ve dürüstlük kuralına uygun işlenmesi ya da verilerin ölçülü işlenmesi ilkesi) ile ve- rilerin yurtdışına aktarılması, ilgili kişilerin veri işleme faaliyetiyle ilg