INmagazine Sayı 7 (Temmuz, Ağustos, Eylül) | Page 45

ru kıldığı da işverenlerce tereddüt oluşturan hususlardan birisidir . Zira çalışan e-mailleri kurumsal olsa da , bu e-mailler üzerinden kişisel yazışmalar da yapılabilmekte ve bu durum çalışanın özel hayatının gizliliğinin ihlal edilme riskini barındırmaktadır . Bu konuda son derece yeni tarihli verilen Anayasa Mahkemesi ’ nin 10.05.2016 tarihli Resmi Gazete ’ de yayınlanan 24.03.2016 tarihli kararı bu konuya ışık tutmaktadır . Söz konusu kararda Bilgi Güvenliği Taahhütnamesi ve İş Yeri Disiplin Yönetmeliği gibi iş sözleşmelerinin parçası olarak kabul edilen iç yönetmelikleri imzalayan ve böylelikle işveren tarafından hazırlanmış kural ve kısıtlamaları içeren tüm genel düzenlemeler hakkında yeterli derecede bilgilendirilen çalışanların , kurumsal e-mail hesapları üzerinden gerçekleştirdikleri kişisel yazışmaların incelenmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmıştır . Buradan hareketle Anayasa Mahkemesi , çalışanların yazışmalarını inceleyen işverenin , meşru bir amaç taşıdığı ve işveren tarafından gerçekleştirilen müdahalenin söz konusu meşru amaçla ölçülü olduğu sonucuna vararak , çalışanların kurumsal e-mailleri üzerinden gerçekleştirilen kişisel yazışmalarının incelenmesinin özel hayatın gizliliğine dair haklarının ihlal edilmediğine hükmetmiştir . Dolayısıyla , iş sözleşmelerinin yanı sıra işverence özellikle verilerin gizliliği ve kullanımı hakkında politikaların benimsenmesi ve bunların çalışanlar tarafınca kabul ettirilmesi , iç soruşturmalarda e-maillerin incelenmesi bakımından işverene ölçülü ve meşru olmak kaydıyla serbesti tanımaktadır . Söz konusu politikalarda ise kurumsal e-mailler üzerinden özel yazış-
ASIL KURAL VERI IŞLENMESI IÇIN VERI SAHIBINDEN ONAY ALINMASI OLSA DA , BU ÖZELLIKLE IÇ SORUŞTURMALARDA HER ZAMAN MÜMKÜN OLMAZ BU NOKTADA , KIŞISEL VERI KANUNU ’ NDAKI BIR TAKIM ISTISNALAR DEVREYE GIRECEKTIR .
maların gerçekleştirilmesinin yasaklanması , işverene iç soruşturma sırasında e-maillerin incelenmesi konusunda karşılaştırılabilir düzeyde serbesti sağlayacaktır .
KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HUKUKU BAKIMINDAN DEĞERLENDİRMELER Şirket çalışanlarının e-maillerinin incelenmesi ve bilgisayarın imajının alınması kişisel verilerin korunması bakımından da oldukça hassas bir konudur . Özellikle 7 Nisan 2016 tarihli ve 29677 sayılı Resmi Gazete ’ de yayınlanarak kişisel verilerin korunmasına bambaşka bir boyut getiren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ’ nun (“ Kişisel Veri Kanunu ”) yürürlüğe girmesiyle birlikte iç soruşturmalarda atılacak her bir adımın bu açıdan da hukuka uygun olduğundan emin olunması gerekmektedir . Peki , e-mail incelemesine başlanmadan önce veri sahiplerinden onay alınması gerekmekte midir ? Kişisel Veri Kanunu açısından bakıldığında , ilgili kişilerin e-mailleri ve kurumsal bilgisayarları kapsamında kişisel veri niteliğindeki hususların barınması olasılığı bir hayli yüksek olduğundan , bu e-maillerin incelenmesi kişisel verilerin “ işlenmesi ” tanımı altında yer almaktadır . Asıl kural veri işlenmesi için veri sahibinden onay alınması olsa da , bu özellikle iç soruşturmalarda her zaman mümkün olmamaktadır . Bu noktada , Kişisel Veri Kanunu ’ ndaki bir takım istisnalar devreye girecektir . Bir başka deyişle , bu istisnaların varlığı halinde veri sahibinden ( işçiden ) açıkça onay alınmasına gerek kalmayacaktır . Bu istisnalar arasında hassas olmayan kişisel veriler bakımından Kişisel Veri Kanunu ’ nun Madde 5 / 2 hükmü uyarınca , “ İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla , veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması ,” kanunlarda açıkça öngörülmesi , bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla , sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması sayılmaktadır . Ancak bu istisnaların varlığında dahi veri işleme sırasında , Veri Koruması Kanunu Madde 4 hükmünde belirtildiği üzere , amaçla bağlantılı olma , sınırlı ve ölçülü olma , gerektiği süre kadar muhafaza etme ile belirli açık ve meşru amaçlar için işleme ilkelerine her zaman uyulması gerektiği unutulmamalıdır .
43