SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Vaatler ve Onları Yerine Getirebilmek
“ Sürdürülebilirlik ” kavramı özellikle son yıllarda dünyada ve ülkemizde , iş dünyasında en çok konuşulan konulardan biri haline geldi . “ Bir yerde en çok ne konuşuluyorsa orada o yoktur .” derler . Şapkamızı önümüze koymamız gerekirse , sürdürülebilirlik vaatlerimizi yerine getirmek konusunda iş dünyası olarak maalesef bizim de durumumuz bu deyiştekinden çok farklı değil .
Daha yeşil , daha teknolojik , daha bilimsel ve daha sosyal ilerlemeci bir ekonomi için bugün sürdürülebilirlik hususunda , ülkeler gibi şirketler de vaatler konusunda âdeta birbirleriyle yarışıyor . Bununla beraber , bu vaatlerin ne kadar hayata geçirildiği ise bizi kocaman bir soru işaretine götürüyor . Elbette sürdürülebilirlik vaatleri çok değerli ve çok önemli ama iş dünyasında itibar , söz vermekten değil verdiğiniz sözü tutmaktan geçer . Çünkü insan söyledikleri değil yaptıklarıdır .
62
Malumunuz , her geçen gün daha fazla endişeye kapılmamıza neden olan bir dünyada yaşıyoruz . Sadece üç yıl önce yaşadığımız Covid-19 pandemisi ve beraberinde getirdiği sıkıntılı süreç devam ediyor . Bununla beraber küresel olarak çevre sorunları , iklim krizi , doğal kaynakların yok oluşu , insan hakları problemleri , toplumsal cinsiyet eşitsizliği , adaletsizlik , gelir dağılımındaki problemler ve istihdam kaosu gibi pek çok konu da dünyanın hemen her ülkesinde alarm veriyor .
Belirsizlikler ve riskler daha önce hiç bu kadar etrafımızı sarmamıştı . Böyle bir dünyada yarının kazananları çevre , toplum ve yönetişim odaklı hedeflerini bugünden belirleyip uzun vadeli ve etik odaklı yatırım yapanlar olacak . ESG iklim kriziyle baş etmek , sosyal adaletsizliği ortadan kaldırmak ve şirketlerimize itibar kazandırmak için elbette tek başına bir sihirli değnek değil . Ancak bugün artık rekabet gücünü ve güveni korumanın yolu , sürdürülebilirlik ilkelerine uyumdan geçiyor .
Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye ’ de de şirketlerimiz uzun ESG yolculuğunun henüz çok başında . Sürdürülebilirlik konusu bugün şirketler , yatırımcılar , tüketiciler , iş gücü ve ülkeler üzerinde giderek artan bir etkiye sahip . Yakın zamana kadar iş dünyası olarak “ olmasında fayda var ” diye kabul ettiğimiz bazı durumlar vardı : dijital dönüşüm gibi . 2020 yılında bir anda hayatımıza giren ve âdeta hayatın altını üstüne getiren pandemi , bize dijitalleşmenin öyle sadece “ olmasında fayda var ” diyebileceğimiz bir şey olmadığını gösterdi . Şirketler belki on yılda kat edecekleri teknolojik mesafeyi sadece birkaç ay içinde kat etmek zorunda
Erol Bilecik - Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı
kaldı . Böylelikle teknolojiye ve dijital dönüşüme zamanında yatırım yapan şirketler ayakta kalırken , zamanında tedbirini almayanlar rekabette çok geride kaldı .
Kuyuyu susamadan önce kazmak gerekir . İleride bir gün pişmanlık içinde reaktif olmak yerine , bu konuda şimdiden proaktif olmak gerekiyor . Risklerin ve belirsizliklerin arttığı bu yeni çağa ayak uydurabilmek için , yeni Y ve Z kuşaklarının bizlerden beklentilerine doğru cevap verebilmek için , daha da önemlisi Türkiye ’ yi geleceğe güçlü bir şekilde hazırlamak