INmagazine Sayı 30 Etik ve İtibar Derneği INmagazine 30 | Page 15

şekilde yapılanabilirse bu eğitim ve sağlık gibi kurumların işleyişine de sirayet eder , ihtiyaçlar zaman içerisinde kolaylıkla karşılanabilirdi . Ülkemizde Mart 2020 ’ de başlayan pandemi sosyal ilişkilerimizi kısıtlamıştı , sadece ekonomik anlamda değil , sağlık konusunda da ciddi endişe yaratacak bir ortamı yaşamıştık . Sosyal devletlerin yardımları sorgulandı . Bu belirsizlik ortamı , sadece fiziksel değil , mental olarak da sağlık sorunları yaşatan bir süreç oldu . Sağlık konusunda etiği sorgulamalıydık : Bir danışanın anlattıkları , medyada herkesin zamanını çoğunlukla evde geçirdiği süreç içerisinde bir medya ürününe dönüşmeli miydi ? Danışan ve danışmanlığı yapılan süreç yönetiminde “ mahremiyet ” ne demekti ? Sağlık etiği komitesi , sağlık sektöründe yitirilecek etiğin insan haklarının kısıtlanmasına , insan yaşamını doğrudan etkileyecek sebepleri yaratacağına dikkat çekti .
Herkesin Yaşam Hakkına Sahip Olduğu Bir Dünyada Tüm Yaşamınızı Bir Bavula Sığdırarak Doğduğunuz Toprakları Terk Etmek Size Ne Hissettirirdi ? 2022 için öğrencilerimizin en çok tartışmak istedikleri konulardan biri tam da bu soruya bir cevap niteliğinde oldu : Mülteci yaşamı ve etik . 1921 Cenevre Sözleşmesi mülteciyi “ ırkı ,
Davranışların geri bildirimi disiplin
kurullarının değil , öncelikli olarak
etik kurullarının görevi olmalıydı
ve bu farkındalığı yaratmak eğitime
yön vermekti .
dini , milliyeti , siyasi görüşü , belirli bir sosyal gruba mensubiyeti sebeplerinden biri nedeniyle zulme uğrayacağına dair haklı bir korkusu olan kişi ” olarak tanımlar . Burada konunun kendisini mülteciler olarak görmeyip , mülteci olmaya iten nedenlerin neler olduğunu fark etmek önemliydi . Ülkemizdeki mültecilerin uyum konusunda entegrasyonunu sağlayacak eğitim , sosyal yaşam değerlerinin geçişi , toplumda hatta içinde yaşadığımız dünyada eşit yük dağılımı gözetilerek imkanların nasıl sağlanabileceği görüşüldü .
2023 Yılında Dördüncü Etik Zirvesi ’ nde Neler Konuşuldu ? Bu yıl ülkece yaşadığımız felaketler sonrası sosyal medya , haber kanalları gibi birçok platformda “ iletişimde doğru bilgi ” nin önemine odaklanıldı . Gerçek ile doğru arasındaki farkı , gerçekliği aktarırken kullanılan dilin insanların doğru haber alma hakkını ne ölçüde etkiliyor olduğu tartışıldı . Sosyal medya bir spekülasyon ortamı
olmamalıydı . Sosyal medyada yayınlanan videolar , videolarda yer alan çocuk , kadın veya göçük altında kalmış insan görüntüleri devam eden yaşamlar adına mahrem görüntülerdi ve unutulma hakkı kapsamında haber niteliği taşıyan görüntüler yeniden değerlendirilmeliydi . Gelişen teknoloji ile dijital olarak bilgiye ulaşım kolaylaşmıştı ancak insanların toplum içerisinde itibarlarını koruyan bir sistem işlemeliydi . Bunun için yargı kararları farkındalık yaratmak adına önemliydi . Ülkemizde ilgili mevzuatları geliştirecek ve yaygınlaştıracak şekilde çalışmalar yapılmalıydı . Tartışmaya açılan son konu ise genel seçimlerden geçen ülkemizde propaganda etiğiydi . “ Propaganda doğasında etik midir ?”, “ Etik değil ise nasıl etik olması sağlanır ?”, “ Kaç çeşit propaganda vardır ?” soruları ile tartışırken evrensel ahlak yasasına uyacak propaganda yaratmanın zor olduğu konusunda ortaklaşıldı . Toplumda bütünsel ve barışçıl propagandalar geliştirmek , karşı tarafın düşüncelerine saygı göstererek kendi fikrini dinlenebilir kılmak önemli bir adımdı .
Belki hepimiz hayatımızda dış koşulların akışı içerisinde kendimizi etik açıdan yanlış olana maruz kalan olarak görebiliyoruz . Belki de koşulların oluşumunda kendimize dönüp oluşan duruma benim katkım ne sorusunu soruyoruz . Her iki alternatif için yapmamız gereken , düşünmek ve emek vermek .
11
Umut henüz başaramadıklarımızda . Sevdiğimiz bir şairin dediği gibi :
“ En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır , En güzel çocuk henüz büyümedi , En güzel günlerimiz henüz yaşamadıklarımız ”