Yapay Zeka teknolojisi , doğru kullanıldığında toplumsal faydayı artırabilirken , yanlış kullanıldığında mevcut eşitsizlikleri ve ayrımcılığı pekiştirebilir .
lirken , yanlış kullanıldığında mevcut eşitsizlikleri ve ayrımcılığı pekiştirebilir . Örneğin , Yapay Zeka sistemleri , eğitim , işe alım ve kredi değerlendirmesi gibi alanlarda önemli kararlar alabilir . Bu kararlar , toplumdaki ayrımcılığı azaltmaya yönelik olarak tasarlanmalı ve çeşitli toplulukların ihtiyaçlarını ve haklarını gözeten bir yaklaşımı yansıtmalıdır .
Yapay Zeka ' nin etik değerlerle uyumlu kullanımı , veri mahremiyeti ve güvenliği açısından da önemlidir . Yapay Zeka sistemleri , büyük miktarda veri kullanır ve bu veriler genellikle kişisel ve hassas bilgiler içerebilir . Bu nedenle , kullanıcıların verilerinin gizliliği ve güvenliği korunmalıdır . Yapay Zeka sistemleri , veri toplama , depolama ve işleme süreçlerinde güvenlik önlemlerine sahip olmalı ve veri ihlallerini en aza indirmek için etkili politikalar benimsemelidir .
Sonuç olarak , özellikle otonom yapay zeka sistemlerinin yüksek bir ivme ile bireylerin hayatına entegre olması karşısında yapay zekanın etik kavramı çerçevesinde değerlendirilmesi geri planda kaldığı günümüzde yadsınamaz bir gerçektir . Yapay zeka teknolojilerinin özellikleri ve bu gelişimi , etiğin yapay zeka sistemleri çerçevesinde değerlendirilmesi noktasında , toplumlarda yerleşik hale gelen etik normların bir nevi yetersiz kalmasına sebebiyet vermiş olup yapay zeka etiği kavramının ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir . Yapay zeka etiği kavramının doldurulması konusunda tartışmalar sürerken yapılan çalışmalar , yapay zeka etiğinin sadece teorik bir kavram olarak kalmaması , pratik uygulamalarda da yer alması ve bu kavramın çerçevesinin yapay zeka sistemlerini ortaya çıkaranlardan , işleten kişilere ve daha da önemlisi yapay zeka kullanıcılarının da bu süreçte aktif olarak yer almasının önemi daha da belirginleştirmiştir .
Yapay Zeka teknolojisinin ilerlemesiyle birlikte , insanların güvenliği , toplumsal eşitlik , adalet ve gizlilik gibi değerlerin korunması gerekmektedir . Bu , Yapay Zeka sistemlerinin şeffaf , hesap verebilir ve katılımcı bir şekilde geliştirilmesini ve uygulanmasını gerektirir . Ayrıca , yapay zeka sistemlerinin kullanımıyla ortaya çıkan etik sorunların belirlenmesi , denetlenmesi ve düzeltilmesi için mekanizmaların oluşturulması hem geliştiricilerin hem de kullanıcıların yapay zeka etiği konusunda bilinçlenmesini ve sorumluluk almasını sağlayacaktır . Ancak tahmin edilebileceği üzere yapay zekaya ilişkin olarak , pratik hayatta meydana gelen sorunlara ilişkin kime nasıl rücu edileceği gibi mevzuatsal düzenlemelerin yapay zeka teknolojilerinin gelişim hızına yetişememesi sebebiyle yapay zekanın niteliği , sorumluluğu gibi konularda olduğu gibi yapay zeka etiğine ilişkin konulardaki boşluk ve belirsizlikler de , doktrinsel tartışmalar üzerinden doldurulmaya çalışılmaktadır .
Yapay zekanın hukuki niteliği ve sorumluluğuna ilişkin çerçevenin belirlenmesinde pusula olacak olan yapay zeka etiği kavramının doktrinsel tartışmaları aşarak tasdiklenmesinde en önemli yardımcının ulusal ve uluslararası mahkemeler tarafından verilecek kararlar olduğu açıktır . Ancak emsal niteliği taşıyacak bu kararların tanziminde her ne kadar “ insan üstü ” olarak nitelendirilse de toplumla yakın teması olan yapay zeka sistemlerinin toplum ile arasındaki illiyet bağının ve yapay zeka sistemlerinin yaratılışından kullanımına uzanan süreçteki aktörlerin yorumları kapsamında oluşturulması gerektiği kanaatindeyiz
7