BİRİNCİ SINIF ŞİKE
İTALYA 2006 yılında hem futbol hem de spor tarihinin en
büyük şike skandallarından birine ev sahipliği yaptı. İtalya’da
polisin mafyayla ilgili telefon dinlemelerine takılan kayıtlarla
ortaya çıkan skandala, ülkenin en büyük kulüplerinin de adının karışması, futbolseverleri büyük hayal kırıklığına uğrattı.
Serie A’daki şikenin maç skorları üzerinden yapıldığının ortaya çıkmasıyla başlatılan soruşturmada, son lig şampiyonu
Juventus başta olmak üzere Milan, Fiorentina ve Lazio’nun
bir şike organizasyonu içinde oldukları iddia edildi.
Soruşturma sonucunda Juventus Serie B’ye düşürüldü. Kulüp bir sonraki sezona da eksi 9 puandan başladı. 2005 ve
2006 şampiyonlukları da geri alınan Juventus, 2006-2007
sezonunda UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkından da
oldu. Skandalın bir diğer büyük ismi AC Milan ise bir sonraki
yıla eksi 8 puanla başladı.
Soruşturma sonucunda Fiorentina bir sonraki yıla eksi 15
puanla başlarken 2006-2007 sezonunda UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkı da iptal edildi. Lazio ise bir
sonraki yıla eksi 3 puandan başladı ve yine aynı şekilde
2006-2007 sezonunda UEFA Kupası’na katılma hakkı
alındı. Kararlar o ana kadar üst düzeydeki futbol kulüplerine verilmiş ilk cezalar olarak da futbol tarihinin kara
sayfaları olarak tarihe geçti.
53
BAŞTAN KOKAN FUTBOL
FUTBOL evet sadece futbol değildir ama rüşvet ve şike hiç
değildir, desek yanlış olmaz. Mayıs ayında ortaya çıkan yeni
bir skandal bu sporun baştan kokmaya başladığını gösterdi maalesef. Önce dünya futbolunun en üst makamı FIFA
yetkililerinden, aralarında başkan yardımcısı olan Jeffrey
Webb’in de bulunduğu altı kişi yolsuzluk yaptıkları gerekçesiyle İsviçre’de gözaltına alındı. Suçlamaların ana nedeniyse;
FIFA’nın çok büyük tartışmalara karşın onay verdiği 2018
Dünya Kupası’nın Rusya’da ve 2022 Dünya Kupası’nın da
Katar’da düzenlenmesi kararını kabul eden yöneticilerin kara
para aklaması. Bu iddiaların yanı sıra FIFA’da 20 yıldır Dünya
Kupası’yla ilgili yayın hakları ve pazarlama konusunda, yaklaşık 100 milyon dolarlık yolsuzluk yapıldığı da öne sürüldü.
Ayrıca üst düzey yetkililerin şantaj ve dolandırıcılık suçlarına
karıştıkları da diğer iddialar arasında. Zürih polisinin şüphelilere yönelttiği suçlamalar arasında; Latin Amerika’daki turnuvalarda yayın haklarına etki etmeleri ve ABD’deki bankalar
üzerinden para transferleri yaptıkları iddiaları da yer alıyor.