INmagazine Sayı 24 Etik ve İtibar Derneği Etik ve İtibar Derneği | Page 7

ödüyorlar ; kamunun kendilerine sağladığı alt yapıdan faydalanıyorlar , karşılığında vergi ödüyorlar , topluma sağlıklı ve güvenli mal ve hizmet üretiyorlar . Bu karşılıklı alışverişe örnekler diğer tüm paydaşlar için de verilebilir .
Paydaşlar , bir şirketin uzun vadeli başarısı için kritik olan hem maddi hem de maddi olmayan kaynakları sağlarlar ve bu kaynakları geri çekme konusundaki göreceli yetenekleri onlara güç verir . Bu güç , paydaşlara iş dünyasında önemli bir “ etik sorunları tanımlama ve sosyal sorumlulukları belirleme ” imkânı sağlar .
Son yıllarda şirketlerin toplum üzerindeki olumlu etkilerini en üst düzeye çıkarmaları ve olumsuz etkilerini de en aza indirmeleri konusunda paydaşların seslerini yükseltmeye başladıklarına tanık olmaya başladık . Bu ses yükseltme , esasında ellerindeki gücü kullanmakla ilgili . Hatta “ itibar ” denen o değerli şey de artık bu sesi en fazla duyan ve ona göre eylemlerini ve davranışlarını belirleyen şirketlere atfedilen bir değer olacak gibi .
Sizce bir şirketin paydaşlara karşı yükümlülüğü hangi seviyede olmalı ? Hissedarlara en yüksek getiriyi sürdürülebilir bir şekilde mi sağlamalı ? Kanunlara mı uymalı ? Paydaşların belirlediği değer yargılarına göre ( etik ) mi davranmalı ? Yoksa kazandıklarının bir kısmını toplumun refahı için topluma geri mi vermeli ( filantropik )?
Aslında bu soruların cevapları , şirketleri sosyal sorumluluk açısından paydaşlarının kendisinden beklentilerini karşılamaya , diğer bir deyişle kurumsal vatandaş olmaya doğru götürüyor . Kurumsal vatandaşlığın da birbiriyle ilişkili dört boyutu var : Güçlü , sürdürülebilir ekonomik performans , titiz uyum , yasaların gerektirdiğinin ötesinde etik eylemler ve hem kuruluşun itibarını hem paydaş bağlılığını artıran gönüllü katkılar .
5
E-ticaretin geleneksel kanallardan önemli ölçüde ayrışması , rekabet hukukunun e-ticaret oyuncularına nasıl uygulanacağı konusundaki tartışmaları gündeme getirmiştir . Bu kapsamda en çok tartışılan hususlardan biri , pazar tanımlamalarının nasıl yapılması gerektiğidir .
Bu tarihsel süreç içindeki yönelimlerin , son yıllardaki bazı somut gelişmelerle aynı doğrultuda ve çok daha güçlü ilerlediğini görüyoruz . Çevresel , Sosyal ve Kurumsal Yönetişim ( ESG ), Yeşil Mutabakat , Almanya Tedarik Zinciri Kanunu , Rüşvetle Mücadele Kanunları ( FCPA , UKBA , Sapen II , OECD ) gibi gelişmeler yukarıda bahsettiğimiz toplumsal beklentilerin geldiği seviyeleri gösteriyor .
Çevresel , Sosyal ve Kurumsal Yönetişim ( ESG ) ile yeni tüketici ve yatırımcı etiği yaygınlaşıyor . Paydaşlar , şirketlerden sürdürülebilirlikten toplumsal eşitsizliğe kadar birçok farklı konuda kurumsal sosyal sorumluluğu yansıtan faaliyetler talep ediyorlar . Bu faaliyetler çevre açısından iklim değişikliğini , karbon emisyonunu azaltmayı , su kirliliğini ve su kıtlığını , hava kirliliğini ve ormansızlaşmayı ; sosyal açıdan müşteri memnuniyetini , veri