INmagazine Sayı 24 Etik ve İtibar Derneği Etik ve İtibar Derneği | Page 22

İTİBAR
20
yımlanan içerikle sorgulanmayacak mıdır ? Örneğin ; binlerce insanın ölümünden sorumlu bir ilacın üreticisi “ Valla billa bizim ilaçlarımızda bir sorun yok .” başlığı ile bir advertorial yayımlandığında o yayın organı bu iddianın arkasında durabilecek midir ? Yine , bilimselliği “ sözde ve şüpheli kaynaklarla belgelenmiş ” bir içerik aynı zamanda yayımlandığı yayın organını da bağlamayacak mıdır ?
Efsanevi CEO Charles Ghosn ’ u düşünün . Renault-Nissan birleşmesinin kahramanı , günün birinde şirket kaynaklarını kişisel çıkarları için kullanmakla suçlandı ve ev hapsinde tutulduğu Japonya ’ dan bir kontrbas kutusu içinde kaçmak zorunda kaldı . Fiilen başında bir sorun yokken devlet yöneticilerinin bile kendisinden randevu alarak görüşebildikleri , yazarı olduğu işletme ve pazarlama kitapları üniversitelerde okutulan bu “ kahraman yönetici ” şimdi gazetelerin kapısını çalsa ve “ Bana haksızlık yaptılar ve mağdur oldum .” içerikli advertorial dizisi yayımlamak istese bu isteği kabul edilecek mi ? Yoksa medya yöneticileri “ Senin enteresan bir öykün var , biz bunu yazı dizisi yapmak
Kurumsal boyuttaki bu ilişki
türü , işi haber yapmak
olan basın mensupları ile
şirketler ve onların temsilcisi
olan PR şirketleri arasında
“ Parası neyse veririz ,
yeter ki sen haberini yap .”
şeklinde bir ilişki türüne
dönüştüğünde işin içinden
nasıl çıkılacaktır ? Tabii
kapı burada açılınca arkasından
“ paralı söyleşiler ”,
“ sponsorlu sayfalar ”, yayın
organının bilgisi dâhilinde
“ ücreti mukabili ” köşe yazarlarına
ısmarlanan ürün
tanıtımları geldi .
istiyoruz ama içeriğine müdahale edemezsin .” şeklinde bir cevapla mı kendisine dönmeliler ?
Tosuncuk Çiftlikbank veya Thodex kripto para ile advertorial ilişkisi kurmuş olan yayın organları vicda-
Medya ombudsmanı Faruk Bildirici , hem genel olarak hem de paralı haber ilişkilerine yazılarında geniş bir şekilde yer verdi . Konuyla ilgili blogunda yer verdiği yazılardan birinde Türkiye ’ nin ilk halkla ilişkiler şirketi olan A & B ’ nin sahibi Sibel Asna ’ dan kendisine gelen bir mektuptan söz ediyor . Mektubunda Sibel Asna ’ nın şu tespitleri meselenin ne kadar derilerde olduğunu göstermesi açısından önemli . 2
“ Advertorial olarak tanımlanan paralı haberlerin artması , önemli bir ulusal haber ajansımızın başlattığı ve diğer yayınların takip ettiği haberin para karşılığı yayımlanması , sektör eki adı altında reklam toplamak amacıyla yapılan ek basımlarda müşterilerin kendilerini öven yazılar yazmaya teşvik edilmesi ve bunların yine para karşılığı basılması , kabul edilemez boyutlara ulaşmış durumdadır . Doğal olarak bu durum , okuyucu ve izleyici nezdinde ciddi güven sarsılmalarına neden olmuştur . Tiraj rakamları ve toplumsal araştırmalar da durumun kanıtı olarak görülmektedirler .
Mesleklerimizin taşıdığı itibar ve gazetecilerin kamuoyu gözünde ‘ doğruyu yazar ’, ‘ doğruyu aktarır ’ şeklinde kabul görmesi gerçeği , bu tür paralı yayınların artmasıyla ne yazık ki vahim derecede değişmiştir . İş dünyasında konunun haber değeri taşıyıp taşımamasından ziyade , ‘ Ben reklamverenim , benim haberim tabii ki kullanılacak .’ düşüncesi egemen olmuştur . Haberi kimin seçtiği , markanın hangi özellik ve uygulamalarıyla haber olmaya değer görüldüğü gibi konularda gayret sarf etme ihtiyacı da kalmamıştır ."