INmagazine Sayı 24 Etik ve İtibar Derneği Etik ve İtibar Derneği | Page 12

ETİK
10

İş etiği bakımında kolektif eylemlere giden yol kısaca çok şöyle tanımlanabilir . İlk adım olan içsel evre , iş etiği konusunda politika ve prosedürleri içeren bir etik ve uyum programı olarak açıklanabilir . Dışsal evre ise Düzenli Raporlama , tecrübe paylaşımı , paydaşlara karşı sorumluluk ve şeffaflık ilkelerine uygun davranılması ve etik yönetimi programının etki analizinin yapılabilmesi olarak görülebilir . Şirketin etik iş yapma biçimini tüm üçüncü tarafları / iş ortakları ile paylaşarak ortak bir kültür yaratması olarak düşünülebilir . Üçüncü evre olan Kolektif Eylem ise ( Collective Action ), ilk iki adımı uygulayan şirketlerin rakipleri , kamu otoriteleri ve STK ’ larla bir araya gelip , parçası oldukları sosyoekonomik işleyişi , kolektif eylemler yoluyla geliştirmeleri , dönüştürmeleri sürecinin ta kendisidir . Kolektif eylem , bu açıdan bir konu ile ilgili paydaşlar arasında arasındaki eşgüdümlü ve sürdürülebilir yardımlaşmayı ifade etmektedir . Kolektif eylem , bireysel eylemin etkisini ve güvenilirliğini arttırmakta aynı faaliyetleri yürüten kurumlar arasında bir denge sağlama amacını gütmekte ve etik bir iş duruşu geliştirmeye çalışan kurumları bir araya getirmektedir .

Bu bağlamda kolektif eylem ; konu ile ilgili paydaşların bir araya gelerek karşılıklı müzake-reler sonucunda yolsuzlukla ortak olarak mücadele edilmesi gerekliliğini idrak etmeleri olarak da kısaca açıklanabilir .
Büyük şirketlerin , kurumsal yapıları , denetim organizasyonları ile iş etiği anlayışının çalıştıkları ve yatırım yaptıkları ülkelerde benimsenmesi adil bir rekabet ortamı sağlayacağı için kolektif eylemlerde lokomatif rolünü üstlenmeleri gerekiyor . Çünkü yolsuzlukla mücadeleyi tek başına yapmaya çalışan bir şirket ne kadar büyük veya güçlü olursa olsun , karşılarında rekabet içinde bulunduları rakiplerini ve yolsuzluk ekonomisinden faydalanan çıkar gruplarını bulmaları kuvvetle muhtemeldir . Peki , şirketler neden bazı durumlarda avantajlı bile olduğu pazarlarda mevcut durumu sürdürmek yerine rakipleri ile arasındaki rekabeti belki de arttırabilecek kolektif eylemler para ve zaman harcasınlar ? Aslında genel olarak iş etiği anlayışına , kurumsal yönetim ilkelerine ve sıkı iç ve dış denetimleri olan şirketler bu özelliklere sahip olmayan şirketler ile dürüst rekabete girebilmek için kolektif eylemlerin kalkanına ihtiyaç duyuyorlar .
Unutmayalım ki , gelişmekte olan ülkelerde iş yapmanın maliyetinin yolsuzluk yüzünden % 20 arttığı hesaplanmış durumda . Üstelik tek bir çalışan bile , herhangi bir şirketin korumak için yıllarını harcadığı itibarını birkaç gün içerisinde tedbirsiz bir rüşvet veya usulsüzlükle yerle bir edebilir . Bu durumda şirketler , iş etiği anlayışını genele yaymak ve sağlam temellere oturtabilmek için kamu ve diğer şirketlerle kolektif eylemlere imza atmanın faydalarına olduğu göreceklerdir . Bu da şirketlerin iş etiği standarlarını yerleştirmek için kamu ve özel sektörün diğer aktörleri ile birlikte çalışmak zorunluluğunu açık bir şekilde ortaya çıkarıyor .
BU BAĞLAMDA KOLEKTİF EYLEM ; KONU İLE İLGİLİ PAYDAŞ- LARIN BİR ARAYA GELEREK KARŞILIKLI MÜZAKERELER SONU- CUNDA YOLSUZLUKLA ORTAK OLARAK MÜCADELE EDİLMESİ GEREKLİLİĞİNİ İDRAK ETMELERİ OLARAK DA KISACA AÇIKLA- NABİLİR .
Peki böyle biraz da külfetli konunun arkasındaki gerekçe ne olabilir ?
Bilindiği üzere , uluslararası alanda yolsuzlukla mücadele alanındaki mücadelede ortak hareket edilebilmesi adına Birleşmiş Milletler , 2010 yılında “ Küresel İlkeler Sözleşmesi , 5 Ülkede Yolsuzlukla Mücadele Projesi ” ni ( Global Compact Anti-Corruption Project in Five Countries ) başlattı . Bu sözleşme , şirketlerin stratejik politika inisiyatifine yönelik olup , katılımcı ülkelerde faaliyet gösteren şirketlerin etik uygulamalarını teşvik etmeyi temel amaç ediniyor . OECD ’ nin “ Yolsuzlukla Mücadeleye İlişkin Politika Yazısı ve Prensipleri ” ( Policy Paper and Principles on AC ) başlıklı yazısına göre , Yolsuzlukla Mücadele edilmesinde gösterilen çabaların neden kolektif eylemi barındırması gerektiğine dair en az dört gerekçe bulunuyor :
1 ) Yolsuzlukla mücadele çabaları ülkeler tarafından yönlendirilmelidir .
2 ) Yolsuzlukla mücadele çabalarının arz ve talep halindeki taraflar tarafından bir arada değerlendirilmesi ; dolayısıyla bu mücadeleye farklı aktörlerin katılması gereklidir .
3 ) Yolsuzluk risklerine ilişkin belirtilere yönelik koordineli ve birbirleriyle uyumlu cevapların verilmesi gereklidir .
4 ) OECD Yolsuzlukla Mücadele Konvansiyonu ve BM Yolsuzlukla Mücadele anlaşması gibi uluslararası antlaşmaların yürürlüğe girmesi , uygulanması ve uygulanmasının denetlenmesi için uyumlu çabanın gösterilmesi gereklidir .