INmagazine Sayı 23 Etik ve İtibar Derneği Etik ve İtibar Derneği | Page 38

DOSYA

“ Bir Elinin Verdiğini Öbür Elin Duymasın ”

Derken Bunu Kastetmemiştik …

“ Sevgi ve dostluk göstergesi gibi naif bir davranışla ilişkilendirilen hediyeden yolsuzluk ve çıkar çatışması gibi sert kavramlara geçişte , ‘ hediye ve ağırlamaların bir karanlık yüzü mü var ’ ya da ‘ toplum kültürümüz ve kurumsal kültürümüz birbirlerinden bu kadar uzak mı ’ diye sorduğunuzu duyar gibiyim ”
Yazı : Umut TURAN , Bölge Etik ve Uyum Yöneticisi , Avrupa - Ortadoğu - Afrika , OTIS
36

Değerli okuyucular , bu yazımda şirketlerdeki hediye ve ağırlama konusuna yerel kültür ve üçüncü taraflar perspektifinden yaklaşmaya çalışacağım . Hediye kavramı , birçok kültürde olduğu gibi Türk kültürünün de vazgeçilmez ve önemli unsurlarından biridir . Öyle ki hediye sözcüğünün birçok eşanlamlısı ya da yakın anlamlıları dilimizde yer alır ve konuyla ilgili atasözleri ve deyişler de günlük konuşmalarımızın içinde kullanılır . Hediye , genel kabul gören bir tanım ile “ insanlar arasında sevgi ve dostluk göstergesi olarak ve karşılıksız beklemeksizin verilen , herhangi bir maddi değeri olan nesnedir ”. Kültürümüzün ve dilimizin zenginliğinden dolayı hediye için başka sözcükleri de günlük konuşmalarımızda ve yazışmalarımızda sıklıkla kullanırız . Bunlardan bazıları şöyledir : Armağan , bağış , bahşiş , ikram , hatıra , hayır , hibe , lütuf vb . Hediyenin bu kadar sözcük zenginliği ve kültürel bir olgu kimliği taşıdığı bir ortamda , kurumsal etik ve uyum programlarında hediye ve ağırlamanın ele alınması daha da önem taşır . Kurumlar , genel olarak , hediye ve ağırlama prosedürlerini yolsuzluk karşıtı ve çıkar çatışmaları politikalarının kapsamında ele

alır . Tam da buradan baktığımızda sevgi ve dostluk göstergesi gibi naif bir davranışla ilişkilendirilen bir nesneden yolsuzluk ve çıkar çatışması gibi sert kavramlara geçişte , ‘ hediye ve ağırlamaların bir karanlık yüzü mü var ’ ya da ‘ toplum kültürümüz ve kurumsal kültürümüz birbirlerinden bu kadar uzak mı ’ diye sorduğunuzu duyar gibiyim . Kurumlar da toplumların bir küçük yansıması olarak , ister kâr amacı gütsün ya da gütmesin , neticede insanların oluştur-