INmagazine Sayı 22 Etik ve İtibar Derneği | Page 49

Biçilmiş Kaftan

Etik kelimesinin kökü olan “ ethos ” Aristoteles ’ e göre karakterdir , karizmadır , bilgidir . Ama öyle bir bilgi ki zihinsel öğretinin ötesine geçmiş olan bir içselleştirme durumu âdeta . Düşünerek değil , sezerek yapar hale gelmek . Araba kullanmak gibi karmaşık bir durumun gerçekleşebilmesi için otomatikleştirmek gibi .

Bunun olabilmesi için zekânın hızlı çalışması , süreç haline gelmesi gerekiyor . Beynin rasyonel kısmının dışında kalan sezgisel kısmında işlem yapılıyor . Zira bilinçli dikkat gerektiren düşünme eylemi çok kısıtlı bir kullanım alanına sahip aslında .

Kısacası , bilginin ethos ya da etik olabilmesi için kavramsal düşünmenin otomasyona geçmesi gerekir . Neden öyle olması gerektiğinin en iyi örneklerini Dan Ariely ’ nin deney sonuçlarında görebiliriz . Dürüst Olmamanın Dürüst Gerçeği adlı kitabında söz ettiği deneylerin sonuçları bize gösteriyor ki , kişiler baskı altındayken ( zaman ya da durumsal baskı ) düşünmeden hareket ediyor .
Bu deneylerde bir grup öğrenci çok basit matematik problemlerini çözer . Örneğin “ Hangi iki sayı 10 ' a eşittir ?” Cevap 4.81 + 5.19 ' dur . Doğru cevabı bulmak , zekâdan çok zaman meselesidir : Yeterince zaman verildiğinde herkes cevabı bulabilecektir , böylece daha büyük gruplar iyi bir " ortalama ” ya sahip olur . Ariely öğrencilere bu tür egzersizlerden 20 tane verir . Çözebildikleri kadar çözmeleri için 5 dakika süre verilir ve çözdükleri her bir soru için onlara 1 dolar ödenir . Birinci grup olan kontrol grubunda 5 dakika içerisinde ortalama 4 soru çözülür .
İkinci grupta egzersiz tekrarlanır ancak bu kez katılımcıların kendi cevaplarını kendilerinin kontrol et-
melerine izin verilir . 5 dakika sonra kendilerine doğru cevaplar gösterilir ve kendi cevaplarının kaç tanesinin doğru olduğunu kontrol etmeleri istenir . Şaşırtıcı olmayan bir şekilde , bu grupta ortalama 6 soru doğru çözülür . Ortalama olarak 2 cevapta hile yapıldığı oldukça açıktır ; bu da 6 $, yani hak ettiklerinden 2 $ daha fazla topladıkları anlamına gelir .
Şimdi , en ilginç soru şudur : Neden daha fazla hile yapmadılar ? Neden 20 sorunun tümünü doğru çözdüklerini söyleyerek 20 doların tamamını almadılar ? Bunu neredeyse kimse yapmadı . Ariely hileyi tespit etmeyi neredeyse imkânsız hale getirse bile ( öğrencilerin cevapları kontrol ettikten sonra kağıtlarını öğütücü ma-
47
Deneylerde görülüyor ki
maddi karşılığın ya da yakalanma
riskinin derecesi bile
hile oranını etkilemiyor . Asıl
etkenin , kişinin iyi veya etik
olanı kendi değeri olarak ne
kadar bağlı benimsemiş olduğu
diyebiliriz