INmagazine Sayı: 2 (Nisan - Mayıs - Haziran) | Page 25

basit bir varsayım bulunuyor: Bu mücadeleyi tek başına veremezsin. Bu bağlamda yolsuzluğun önlenmesi için menfaat sahiplerinin bir araya gelerek karşılıklı müzakereler sonucunda yolsuzlukla ortak olarak mücadele edilmesi gerekliliği ortaya çıkıyor. Hem de sadece yolsuzluk seviyelerinin yüksek olduğu ülkeler için değil, gelişmiş ve yolsuzluk seviyeleri düşük ülkeler için de aynı durum geçerli. Fransa, Çin ve ABD gibi ekonomik sistemleri birbirinden çok farklı ülkelerin bile, şirketlerin eylem ve davranışları konusunda, sadece kamusal denetim yoluyla etkin ve sonuç alıcı bir müdahale gerçekleştiremedikleri birçok örnekle ortaya çıkmış durumda. Bu yüzden şirketlerin ve tabii ki çalışanların, yolsuzlukla mücadeleye “gönüllü” olarak katılmaları hayati bir önem taşıyor. Bu noktada devreye özel sektör giriyor. Özel sektör yolsuzluk sorununun bir parçası olabilir ama ayrıca ortak eylemler ile çözümün de bir parçası olabilir. Aslında özel sektör az veya çok, çalışanları, sektörleri ve tedarik zincirleri kapsamında “bütünlük adaları” ya da “yolsuzluktan arındırılmış bölgeler” yaratmak için deneyim