2
0. yüzyılın başından bu
yana gerçekleşen teknolojik gelişmelerle birlikte bilgi paylaşımının
kolaylaşması ve mesafelerin önemini yitirmesi,
insanoğlunun bireysel, toplumsal ve
ekonomik yaşamında birçok yeniliğe
yol açtı. Bu yeniliklerin en çok etkilediği alanlardan biri de, tarihi, paranın icat edildiği çağdan daha eskilere
dayanan ticaret hayatıdır. Bireylerin
emek, bilgi, para ve buluş gibi varlıklarını ticaret yapma ve kazanç sağlama amacı doğrultusunda kolektif bir
şekilde ortaya koyarak yarattıkları
sermaye şirketleri de, içinde bulunduğumuz yüzyılda global dünyanın
“tüzel kişileri” olarak kritik rol üstleniyorlar.
Toplumdaki bireyler gibi tüzel kişilerin de kuruluşlarından itibaren
yaşadıkları ekonomik değişimler,
kendilerini oluşturan tüm unsurlara
tesir ediyor. Bu tesir, kimi zaman hissedarların hisselerini üçüncü kişilere
devri olarak karşımıza çıkıyor. Böyle
bir devir çerçevesinde şirkete ortak
olmaya niyetlenen alıcı tarafın, hangi
sonuçlar ile karşılaşacağını bilmek
istemesi son derece doğaldır. Bu ihtiyaç uyarınca günümüzde, birleşme
ve devralma işlemlerinin hazırlık
aşamasında detaylı bir “inceleme”
(due diligence) gerçekleştirilmesi elzem hale geliyor.
Sermaye şirketlerinde gerçekleştirilen birleşme ve devralmalar için
yapılan incelemelerde, son yıllarda,
Amerika Birleşik Devletleri’nin federal bir kanunu olan Foreign Corrupt
Practices Act (FCPA) çerçevesinde de
değerlendirmelerde bulunuluyor. Bu
makalemizde, birleşme ve devralma
işlemleri kapsamında FCPA konusunu ele alacağız.
“BİRLEŞME VE DEVRALMA”
NE DEMEKTİR?
Birleşme ve devralma, temel olarak
sermaye şirketi olan tüzel kişinin malvarlığı unsurlarının ya da hisselerinin
tamamının veya bir kısmının, bir veya
birden çok metot kapsamında devralınmasıdır. Yapısı gereği birleşme ve
devralmalar, hukukun birden fazla
alanında sonuçlar doğurur. Bu kapsamda gerçekleştirilen işlemler farklı
yapılarda olabiliyorsa da, gerçekleştirilen işlemin temeli, bir işletmenin
veya bu işletmeyi temsil eden hisselerin mülkiyetinin el değiştirmesidir.
Bu el değiştirme metodu (i) hisse
devri, (ii) malvarlığı satışı, (iii) şirket
bölünmesi, (iv) şirket birleşmesi gibi
birden çok yöntemle gerçekleşebilir.
Türk ticaret uygulamasında en sık
rastlanılan birleşme ve devralma modeli ise hisse devridir.
Hisse devirlerinin hukuki temeli, aslen Türk Borçlar Kanunu’nun 207.
maddesi ve devamında düzenlenmiş
olan taşınır satışı sözleşmelerine dayanır. Bu işlem, temelde alıcı ve satıcı
arasında bir hisse devir sözleşmesi
imzalanması ve hisselerin mülkiyetinin alıcıya devri için mevzuatta
öngörülen diğer işlemlerin (satıma
konu hisse senetlerinin alıcıya ciro
ve teslim edilmesi, hisse devrinin pay
defterine işlenmesi vb işlemler) yerine getirilmesinden ibarettir.
Bu işlemin en temel sonucu, alıcının
hissedarı haline geldiği şirketin tüm
aktiflerine ve pasiflerine bir şekilde
“ortak” olmasıdır. Bu nedenle, his-
BİRLEŞME VE DEVRALMALAR
İÇİN YAPILAN
İNCELEMELERDE SON
YILLARDA, ABD’NİN FEDERAL
BİR KANUNU OLAN “FOREIGN
CORRUPT PRACTICES ACT”
(FCPA) ÇERÇEVESİNDE DE
DEĞERLENDİRMELERDE
BULUNULUYOR.
se devir işlemi gerçekleştirilmeden
önce alıcının ne gibi riskleri üstleneceğini ön