Görsel www.shutterstock.com sitesinden alınmıştır.
iken diğer taraftan bu bağış kampanyalarının
siyasi nüfuz sahibi kişiler
tarafından yönetilmesi rüşvet ve yolsuzluk
risklerini arttırabilir.
• Devlet kademelerinde lisans/ izinler
için bekleme sürelerindeki muhtemel
artışlar ve onay mekanizmalarının
karmaşıklaşması düzenleyicilerde
şeffaf olmayan taleplere neden olabilir.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım koşullar,
kamu ile özel şirketler arasındaki
etkileşimi ve işlem sayısını arttırmaktadır.
Rüşvetle mücadele programları
olan şirketler, bu durumu doğal bir
risk olarak ajandalarında tutmalı ve
yeterli kontroller ile riskleri bertaraf
etmelidir.
Eğer süreçler ve iç kontrol
sistemi, yeni iş yapma
şekillerine uygun biçimde
tasarlanarak veya revize
edilerek strateji ile uyumlu
hâle getirilmezse yine suistimalciler
için eşsiz fırsatlar
ortaya çıkabilir.
Özel Şirketler Arasındaki İlişkiler
Talep değişiklikleri ve tedarik zincirinin
bu değişime uyum sağlama gayreti
sistemleri zorluyor ve karmaşıklaştırıyor.
Diğer taraftan gelir kayıpları
ise şirket yönetimlerini 2020 ve hatta
2021 hedefleri açısından tedirgin
ediyor ve yöneticiler üzerinde baskı
yaratıyor. Özellikle COVID-19 salgının
yavaşlaması ve iş hayatına geri dönüş
sürecinde agresif satış stratejileri komisyon
(rüşvet), çıkar çatışmaları ve
ihaleye fesat karıştırma gibi suistimal
türlerini tetikleyebilir. “Rüşvet fonu”
yaratma motivasyonun artması ile
hayali şirketler kurulabilir veya çürük
üçüncü taraflar aracılığıyla bu fonlar
şirket dışına çıkarılabilir.
Ayrıca bu dönemde strateji değişiklikleri
şirketlerin iş ortaklarında değişime
neden olacaktır. Örneğin, Çin’den
tedarik yapan birçok şirketin dünyanın
farklı coğrafyalarında yeni alternatif
iş ortakları aradıkları biliniyor.
Yeni iş ortaklarının hem bulundukları
ülkeler (yasaklı ülke veya yolsuzluk
algısı açısından yüksek riskli olması)
hem de ortaklık yapıları açısından
(çıkar çatışması, siyasi nüfuz sahibi
kişiler gibi) etik ve uyum konusunda
özenli incelenmeye (due diligence)
tabi tutulmaları gerekebilir.
Süreç ve İç Kontroller
Bu dönemde yaşanan karmaşa ve zorunlu
değişim, özellikle iş süreçlerini
ve iç kontrolleri etkiliyor. Çoğu zaman
azalan (bazı sektörlerde de artan) talepler
ve buna uyumlu olmak zorunda
olan tedarik zinciri, yöneticilerde bu
döneme özgü yeni davranış eğilimleri
ortaya çıkarabilir. Artan baskılar normal
zamanlarda yapılmayan şeyleri
cazip hâle getirebilir, bazen mecburiyetten
bazen de tamamen gereksiz
sebepler ile “işleri hızlı yürütme”
argümanı kullanılarak süreçlerdeki
önemli işler veya kontroller durdurulabilir
ya da sınırlandırılabilir.
ACFE’nin 2020 raporu, suistimali kolaylaştıran
en önemli ilk dört etken
olarak vakaların %32’sinde iç kontrol
eksikliklerini, %18’inde mevcut iç
kontrollerin yetersizliğini, %18’inde
yönetim kontrolü eksikliğini ve
%10’unda ise zayıf üst yönetim desteğini
(tone at the tope) gösteriyor.
COVID-19 öncesi yapılan bu araştır-
21