Bu riskleri minimize etmek adına,
tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde
de GRECO tarafından yayınlanan kurallar
ışığında merkezi, bölgesel ve
yerel otoritelerin pandemiyle savaşmak
için aldığı önlemlerle ilgili kararlar
şeffaf bir şekilde ele alınmalı,
gözetim ve hesap verebilirliğe tabi
olmalıdır.
GRECO tarafından yayımlanan kılavuzda
kamu sektöründeki şeffaflık,
denetim ve hesap verilebilirlik
mekanizmalarının etkili işleyişinin
yolsuzluğu önlemede önemli bir yer
kapladığı belirtilmiştir. Covid-19
salgını gibi olağanüstü durumlarda
halkın süreçle ilgili ihtiyaç duyduğu
güvenilir bilginin kamu kurumları tarafından
düzenli şekilde verilmesinin
de şeffaflık prensibi açısından önemli
olduğu vurgulanmıştır.
III. Covid-19 Sonrası ve Yolsuzlukla
Mücadele Önlemleri
Şu anda tüm dünya ile birlikte Türkiye’de
de Covid-19 kaynaklı duraklama
döneminin sonuçları merakla
beklenmektedir. Tüm ülkeler açısından
büyük toplumsal, siyasi ve ekonomik
sonuçlar doğuran Covid-19
salgınının siyasi etkileşimin yoğunlaşması,
bireysel hak ve özgürlüklerin
tehdit altında olması ve ekonomik
olarak bu yönde ciddi harcamalar
yapılması nedenleriyle gündeme getirebileceği
yolsuzluk risklerine hazırlıklı
olmamız gerekmektedir.
Ülkemizde henüz bu yönde bir çalışma
bulunmamakla beraber şeffaflık,
hesap verebilirlik, dürüstlük ilkelerini
benimseyen yolsuzlukla mücadele
mekanizmalarını devreye sokarak
Covid-19’u bir anlamda fırsata çevirebilmemizi
sağlayacak denge, denetim
ve adil rekabetin etkin şekilde
uygulandığı politikaların hayata geçirilmesi
önemlidir.
Covid-19 ile ilişkili yolsuzluğun sınırlanmasına
yardımcı olabilecek şeffaflık,
hesap verebilirlik ve iyi yönetişim
önlemleri aşağıdakiler dikkate alınarak
uygulanabilecektir:
• Kamu kurumları, kendilerine acil
durum bütçesi çerçevesinde tahsis
edilen fonları son derece rasyonel bir
şekilde kullanmalı ve kamu kaynaklarının
kullanımı ve dağılımı denetlenirken,
ekonomik kararlar alınırken
şeffaflık ve katılımcılık ilkeleri göz
önünde bulundurulmalıdır,
• Sözleşmeler yüksek şeffaflık düzeyine
sahip olmalı ve yolsuzlukla mücadele
hükümlerini içermelidir,
• Yetkililer, sağlık sektöründeki risk
faktörlerinin tanımlanmasını ve bu
yönde tahsis edilen fonların özenle
harcanması için uygun tedbirlerin
alınmasını sağlamalıdır,
• Ülke yönetimleri aşıların, testlerin
ve ekipmanların açık ve şeffaf bir
prosedürle tedarik edilmesini sağlamalıdırlar,
• Yönetimler, şeffaf kanallar yoluyla
toplumun bütçe izleme ve ekipmanların
satın alımına aktif katılımlarını
sağlamalı ve mali harcamaların etkin
bir şekilde yapılarak yolsuzluk risklerinin
azaltılmasını amaçlamalıdırlar,
• Hesap verilebilirliği sağlamak için
öncelikli olarak bir kurum ve denetçiler
atanmalı ve yolsuzlukların bildirilebileceği
kanallar güçlendirilmeli,
“whistleblowing” (ihbar) teşvik edilmelidir,
• Uluslararası alanda “ethics hotline”
olarak anılan yolsuzlukların raporlanması
için ayrılmış olan kanalların
çalışanlar tarafından sorunsuz şekilde
ulaşılabilir olması sağlanmalıdır,
• Pandemi nedeni ile evden çalışmakta
olan şirketler, ilgili birimlere
ihtiyaç duyulduğunda ulaşmak üzere
şirket içi iletişim kanallarını açık tutmalı
ve çalışanlar için şeffaf bir ortam
sunmaya devam etmelidirler.
Sonuç olarak, ülkelerin yolsuzluğun
önlenmesi bakımından aldıkları önlemler
hem devlet bürokrasisinin
hem de adalet sisteminin düzgün biçimde
işleyebilmesi adına son derece
önemlidir. Bu nedenle, ülkemiz de
dâhil olmak üzere Covid-19 salgını
nedeniyle olağanüstü koşullarla karşı
karşıya kalmış tüm ülkeler, yolsuzluk
ve etik dışı davranışlara karşı proaktif
önlemler alarak bu mücadelede
paylarına düşeni yapmalıdırlar.
19