GÜNDEM
Post Truth
Çağında Salgın
Post- truth: Nesnel hakikatlerin belirli
bir konu üzerinde kamuoyunu belirle-
mede duygulardan ve kişisel kanaat-
lerden daha az etkili olması durumu.
Yazı: Ali Cem GÜLMEN
18
İ
nsanlık tarihi kadar eski olan salgın hastalıklardan
birini küresel olarak yaşadığımız bugünlerde ger-
çek ile bağımızı koparmamız gerekiyor. Gerçekler
bizim için hayati öneme sahip. Özellikle sosyal
medya ve iletişim araçları ile yayılan haberleri bir
gerçeklik süzgecinden geçirmeden kabul etmenin
olumsuz etkileri tüm toplumu ve bireyleri negatif
yönde etkileyebiliyor.
Oxford Dictionaries, tarafından İngilizce’de 2016 yılının ke-
limesi olarak seçilen “post-truth kavramı” ne yazık ki salgın
hastalık esnasında da bilgi alışverişinin sağlıklı yürümeme-
sinin sembolü oldu. Post- truth’u genel olarak “nesnel haki-
katlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede
duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması
durumu” şeklinde tanımlayabiliriz. Türkçe’ye gerçek-ötesi
ve gerçek-sonrası olarak çevirebileceğimiz post-truth salgı-
19
nın başlamasından itibaren gerçeklerin ne yazık ki üstünü
örtmeye başardı.
Alternatif sosyal mecra kaynakları beğensek de beğenme-
sek de gelişiyorlar ve toplum nezdinde daha güvenilir hale
geliyorlar. Toplumları etkileyen her türlü olayda olduğu gibi
COVID-19 virüsü yüzünden yaşanan paniği de kullanan ve
bu konuda toplumu ajite eden haberler yayılmaya devam
ediyor. Bu tür haberler olumlu olabileceği gibi olumsuz da
olabiliyor. Çoğu uzmanlar tarafından yanlış olduğu kanıtla-
nan sağlık tavsiyelerinden; hükümetin planlarına; virüsün
biyolojik silah olmasından ölü sayılarının manipülasyonuna
kadar sosyal medya mecralarında dolaşan yanıltıcı bilgiler
her gün karşımıza çıkıyor. İşte tam da burada post-truth
kavramı karşımıza çıkıyor; Toplumu rahatlatacak veya pa-
niğe sürükleyecek içeriğe sahip olan bu haberlerin kabul
edilmesini veya edilmemesini kişisel kanaatlerimiz sübjek-
tif olarak belirliyor.
Bu sayfada kullanılan görseller www.shutterstock.com sitesinden alınmıştır.
“Birçok insan sosyal medya-
yı birleşmek, ufuklarını daha
da genişletmek için değil;
tek gördükleri şeyin kendile-
rinin birer yansıması olduğu,
sadece kendi seslerinin yan-
kılarını işittiği rahat bir alan
açmak için kullanmaktadır.”
Zygmunt Bauman
Peki bunlardan nasıl kaçınabiliriz:
Genel olarak uzmanların yaptığı öne-
ri; sosyal medya mecralarından eli-
mize ulaşan bilgilerin öncelikle doğ-
ru ve yanlış olduğunu değil herhangi
bir önyargı içerip içermediğine göre
incelememiz.. Sonuç olarak genelde
sosyal medyadan gelen haberlerin
bir çoğu gerçeğin sadece bir kısmını
içeriyor. Bunlara inanıp inanmayı ise
önyargılarımız belirliyor. Bu da me-
rak edilen olgunun sadece bir açısına
bakmamıza sebep oluyor. Böylece ko-
layca yanılabiliyoruz.
Örneğin kaynak olmadan yapılan
hastalıkla ilgili grafiklerin bir çoğu
aslında doğru bilgileri yansıtsa da
test sayısı / alınan önlemler / tarih
gibi bir çok hastalığın yayılmasını
etkileyen başka faktörden bağımsız
olarak hazırlandığı için; bunu hazır-
layan kişinin yönlendirmeyi amaçla-
dığı “gerçeği” bize gösteriyor.
Tehlikeli sağlık ipuçlarından hükü-
met planları hakkındaki spekülas-
yonlara kadar, coronavirüs hakkında
çevrimiçi dolaşan çok sayıda yanıltıcı
bilginin en büyük tehlikesi de böyle
bir gerçek veriyi içermesi ama bunu
bize eksik sunması olarak görülebilir.
Aslında bu tuzağa biraz da bilerek
düşüyoruz. Ünlü düşünür Zygmunt
Bauman, “Birçok insan sosyal med-
yayı birleşmek, ufuklarını daha da