ARAŞTIRMA
Görsel www.shutterstock.com sitesinden alınmıştır.
iç içe idi. Bu durum da özelikle üretim araçlarını ve dolayısı
ile artı ürünleri kontrol eden sınıfların tüm üst yapıları yani
hukuk, dinsel, ahlaki, felsefi yapıları kendi çıkarları doğrul-
tusunda belirlemesini sağladı.
22
anlamda da toplumsal artı ürün ; artı değerlerin meydana
gelmesini sağladı.Özellikle zanaatçıların elde ettiği ve yarat-
tığı pratik bilgi birikimi ile din adamlarının ve askeri sınıfın
gücünü ve kurumsal bilgisini arttırmış oldu. Kuramsal ve
pratik bilgi birikiminin birleşmesiyle doğan icat ve buluşlar
hızlanmış oldu. Unutmamak gerekir ki sırf tarımsal üretim
bilimsel düşünüşün gelişmesi için yeterli olmaz. Tarım çoğu
zaman doğa koşulları ile yakın bir ilişki içerisindedir. Fakat
zanaatta insan iradesi çok daha ön plandadır. Eşya ile ile ku-
rulan ilişkide insanın yetenekleri ve bilgisi başat roldedir.
Bu da bilimsel düşüncesinin gelişmesinde önemli bir etken
olacaktır.
Peki bu durumun sonuçları ne olmuştur? Bunun sonu-
cunda artı ürünün belli bir azınlığın elinde toplanması ile
artı değer yaratan toplumlar meydana gelmeye başladı. Bu
toplumsal artının nasıl gelişme göstereceği ; onun birikme
biçimi, hangi üretim alanlarından olduğu, nasıl ve kimler ta-
rafından elde edildiği ve ne türde tüketildiğine göre değişim
gösterdi.
Toplumsal artı ile bu doğrultuda sınıflı toplumlar doğmaya
başladı. Neolitik ve öncesi toplulukların eşitlikçi yapısı orta-
dan kalktı. Fakat özellikle ekonomik farklılaşma ve iş bölü-
mü çeşitli iş, meslek ve sınıftan kimseleri aslında karşılıklı
olarak da birbirlerine muhtaç hale getirdi. Bu da gerek baskı
gerek ise ikna yöntemleri ile ekonomik bir bütünleşme ya-
rattı. Böylelikle toplumsal artı daha da artmaya devam etti.
Böylelikle çeşitli yeni yönetim yöntemleri ile (angarya, ver-
gi, haraç,) ürettiklerinin önemli bir bölümü elinden alınan
alt sınıfların bile yaşam standartları hızla arttı. Yani uygar-
laşan toplumsal yapıda sınıf çıkarları ile toplum çıkarlarının
1 https://www.endustri40.com/endustri-tarihine-kisa-bir-yolculuk/
Görsel www.shutterstock.com sitesinden alınmıştır.
Sosyal tabakalaşma ile bu doğrultuda üretim araçlarına ve
artı ürünlere sahip olanlarla diğer sınıflar arasındaki fark
da uzun bir süre artarak devam etti. Bundan bin yıllar sonra
meydana gelen ilk sanayi devrimi de bu doğrultuda bütün
toplumların yapısını değiştirecek bir halde ilerledi. Yine
artı ürünün çok daha artmasını sağladı. Yaşam koşullarının
iyileşmesi ile hızlı bir nüfus artışı görülmesine ve büyük şe-
hirlerin ortaya çıkmasını sağladı. İşçi hakları ve işsizlik gibi
sorunlar ideolojik çözümlerin farklılaşmasını sağladı. Ham-
madde ve Pazar bulmak önemli bir sorun haline gelince
bunun savaşlarla çözüm yoluna gidildi. Fakat sonuç olarak
yine bir denge sağlandı ve artı ürün artı değer haline gele-
rek hızlı bir teknolojik patlama yaşandı.
Günümüzde de böyle bir değişimin tam anlamıyla şafağında
duruyoruz. Birçok çağdaş otomasyon sistemini, veri alışve-
rişlerini ve üretim teknolojilerini içeren kolektif bir terim
olarak kullanılan Endüstri 4.0 ya da 4. Sanayi Devrimi ¹ ile
insanlık yeni bir çağa doğru giriş yapıyor. Nesnelerin inter-
neti, internetin hizmetleri ve siber-fiziksel sistemlerden
oluşan bu devrim bunun yanı sıra yapay zekanın gelişmesi
ile insanlığı çok farklı bir boyuta doğru evrilmesine sebep
olacak gibi duruyor.
Böyle bir sanayi devrimi yeni sektörlerin ortaya çıkmasına
ve yine bir çok sektörün yok olmasına sebep olacak. Bu da
hem yeni istihdam alanları hem de eskiden beri var olan
birçok istihdam alanında istikrarsızlığa sebep olacak. Top-
lumun bu değişime ayak uyduramayan kesimlerinin, olum-
suz etkileyeceğini tahmin etmek için müneccim olmaya
gerek yok. Örnek vermek gerekirse üretim yaparken insan
gücüne ihtiyaç duymayan ve tamamen insansız üretim sağ-
layan fabrikalarda artık kol emeğine dayanan hiçbir istih-
dama ihtiyaç duyulmayacak. Bunun yanı sıra yapay zekanın
kullanım alanlarının yaygınlaşması ile belki de avukatlık
gibi düşünsel mesleklerin de sonu gelmiş olacak. Çok iyi
tasarlanmış ve yüksek oranda veri içeren bir algoritma ile
meydana gelebilecek tüm hukuki sorunlara cevap bulunabi-
lecek. Hatta hem yapay zeka hem de robotik teknolojilerinin
ilerlemesi ile belki de doktorluk gibi çok kadim meslekler
bile tarihe karışacak.
İlk başlarda böyle bir devrimin büyük bir işsizlik ordusu ve
istikrarsızlık yaratacağı akla gelebilir. Bu da istikrarsızlığın
ve fakirliğin artması anlamına gele-
cektir. Sadece üretim araçlarına sahip
olanların mutluluğunu düşünen bir
sistem gibi bile görülebilir. Fakat bu
dönüşüm iyi yönetilebilirse insanlık
için eşitliğe ve refaha yönelik bir adı-
mın başlangıcı da olabilir. Daha evvel
gerek neolitik gerek kentsel gerek
ise sanayi devrimlerinde toplumdaki
böyle bir dönüşümü iyi yönetmemiş
olmamız; sonucunda insanlığın iler-
lemesi ama eşitsizliğin artmasına ve
refahın belli sınıflarda toplanmasını
sağlamıştı. Peki ya tarihten dersler
alırsak? Özellikle bahsedilen senar-
yoda aslında artı değerin çok daha
fazla artmasının elimizdeki en önem-
li kozlardan biri olduğunu ve eli bu
sefer iyi oynarsak yeni ve müreffeh
bir dünyanın önümüzde olduğunu
unutmamamız gerekir.
Şöyle ki yeni Sanayi Devriminin en
önemli artıları verimliliği arttırması,
üretimde esneklik yaratması, mali-
yetleri düşürmesi, yeni iş modelleri
geliştirmesi ve sürdürülebilir çevre
için gerekli özelliklere sahip olması
gösterilebilir. Bunların hepsi aslında
artı ürünün neolitik ve kent dev-
rimleri gibi bir önceki döneme göre
büyük bir ivme ile artmasını saplaya-
caktır. Artı ürünün artmasını insan-
lığa artı zaman ve artı değer olarak
döneceği bir düzen yaratılması bunu
sağlayabilir.
Mesela Endüstri 4.0 ve Yapay Zeka
ile marjinal maliyet (üretim miktarı
bir birim arttırıldığında toplam mali-
yette meydana gelen değişme) sıfıra
doğru yöneldiğinde, uygulanan fiyat
tipik olarak benzer bir yörüngeyi uy-
gular ve düşer. En azından rekabetçi
bir piyasada böyle bir eğilim olacak-
tır. Bunun yanı sıra bir işletmenin
kapasitesi arttıkça azalan sabit ma-
liyetler nedeniyle verimliliği de arta-
caktır.
Görsel www.shutterstock.com sitesinden alınmıştır.
Kapitalist ekonominin
önemli girişimcilerinden
olan Elon Musk
en
bile "Ev-
rensel Temel Gelir, bir gün
yapay zeka insanların yap-
tığı işlerin büyük bir kısmını
devraldığında gerekli hale
gelecek." diyerek böyle bir
çözüme
destek
verdiğini
açıklamıştı.
Tıpkı Neolitik ve Kentsel Devrimde
olduğu gibi 4. Sanayi devrimi sonra-
sı yeni meslekler ortaya çıkacaktır.
Bunun yanı sıra bu artı değer bilim,
sanat ve zanaatların da yükselmesi-
ni sağlayacaktır. Bu da genel olarak
toplumsal artı değerin büyük ölçüde
artmasını sağlayacaktır. Böyle bir artı
değer, yönetim sistemlerinin de de-
ğişmesi için gerekli motivasyonu sağ-
layacaktır. Toplumsal alt yapıda mey-
dana gelen bir gelişmenin üst yapının
hukuk, din, felsefe gibi kurumlarını
etkilememesi zaten imkansızdır. İşte
aslında çözülmesi gerek soru budur.
İnsanlık bu yeni yola nasıl girecektir?
Üretim araçlarını ve artı ürünleri
elinde bulunduran sınıfın bu doğrul-
tuda bir karar vermesi gerekmekte-
dir. Günümüz dünyasında özellikle
iş dünyasının büyük şirketlerinin
ve kısmen de devletlerin üzerinde
önemle durması gereken nokta bu
olacaktır. Elde edilecek olan yüksek
toplumsal artı ürün ve değerlerin
nasıl dağıtılacağı bu konudaki en
önemli etik sorunlardan biri olarak
karşımıza çıkacaktır. Eski hatalara
düşülmemesi gerekir. Unutmamak
gerekir ki vahşi kazanma hırsı tek-
nolojideki her gelişmeyi bir şekilde
kötü bir şekilde kullanmamıza sebep
olmuştur. Neolitik ve kentsel devrim
köylülerin serfliğine sebep olacak
gelişmeleri sağlamıştı. Sanayi devri-
mi sonrası Pamuk çırçırının icatı ise,
19. yüzyılda Londra’nın ve Manches-
ter’ın kenar mahallelerinin korkunç
toplumsal sefaletine yol açmıştı. İğ
makinesi, Amerikan köleliğinde yeni-
den bir canlanmaya neden oldu. Artık
bu hatalardan kurtulmamız gereki-
yor ve yeni bir çağın da başka bir etik
anlayış ile doğması gerekiyor.
Robotların ve yapay zekanın üretimi
sağladığı bir dünyada tarihte ilk kez
üreticilerin aslında tüketici olmadığı
bir çağa girmiş olacağız. Robotların
ve yapay zekanın insanın emeği ve
zekasının yerine geçen bir sistemde;
insan daha çok kontrol eden ve ta-
sarlayan bir konuma gelecektir. Bu
da insan emeğinin üretim sürecinden
çıktığı anlamına gelecektir. Böylelikle
özellikle kapitalist anlayışta emeğin
zamanı sona erecek ve artık servetin
ölçüsü olmaktan çıkacaktır. Hatta
Karl Marx ilginç bir şekilde bu ro-
botikleşmenin kaçınılmaz olduğunu
belirtirken söz konusu sistemi şöyle
tanımlıyor: "bireylerin özgürce ge-
lişimine, dolayısıyla artık emek elde
etmek üzere gerekli emek sürecinin
indirilmesine değil de genel olarak
toplumun gerekli emeğinin (socially
23