G
ünümüzden iki bin yıl kadar önce, Çin im-
paratorluk elçisi Zhang Qian’ın liderliğinde
kurulan ve Çin’i Orta Asya ve Arap dünya-
sına bağlayan “İpek Yolu” o dönemin en vizyoner,
en zorlu ve çok kültürlülük bakımından en iddialı
projesiydi. Proje sadece adını verdiği ipeğin ihra-
catını kolaylaştırmadı, geçtiği tüm ülkelerdeki ticari
duraklara inanılmaz zenginlikleri de beraberinde
getirdi. İpek Yolu derken, zihinlerimizde oluşan im-
genin aksine tek bir hattan değil, Çin’in Changan
(Xi’an) bölgesinden başlayan ve bir kolu İstanbul,
bir kolu Efes, bir diğer kolu Venedik’e ve bir kolu
da Cidde’ye kadar uzanan dev bir ticaret ağından
bahsediyoruz.
İki bin yıl sonra, 2013 senesinde, Çin Halk Cum-
huriyeti Başkanı Xi Jinping ikinci bir ipek yolu kur-
mayı ve Çin ile Orta Asya, Ön Asya, Afrika, Batı ve
Güney Asya’yı birleştirmeyi önerdiğinde bu “çılgın”
projenin demir, deniz ve kara yolları; boru ve hatta
enerji hatlarını içeren dev bir global ağdan oluşa-
cağı ortaya çıkmış oldu. Yeni ipek yolunun adı Tek
Kuşak, Tek Yol (One Belt One Road – OBOR)
olarak belirlendi.
Projenin dünya lansmanı toplantısında ko