DÜN - BUGÜN
48
OSMANLI ESNAFI
SIKI KURALLARA
BAĞLIYDI VE
HANGI MESLEKTEN
OLURSA OLSUN,
ÖNÜNE GELEN
DÜKKAN
AÇAMAZDI.
SAHTEKARLIK,
MÜŞTERIYI
ALDATMA VE
MALDAN ÇALMA
YÖNTEMLERI ILE
KENDINE AŞIRI
KÂR SAĞLAMAK
ISTEYENLERE
DÜKKAN AÇMA
IZNI VERILMEZ
VE BU YOLU
TUTANLAR
ÖNCE UYARILIR,
DINLEMEZSE
CEZALANDIRILIR
VEYA MESLEKTEN
ATILIRDI.
1582 şenliklerini
anlatan Sûrname
eserinde esnaf
loncalarının geçişleri:
Üstten aşağıya doğru,
çömlekçiler, gemi
halatı yapımcıları,
nalıncılar ve bakırcılar
esnafı.
En sağda ise
işlemeciler esnafı tasvir
edilmiş (Nakkaş Vehbi,
1720 şenlikleri).
devlet kontrolü ve müdahalesidir.
Bu anlamda Osmanlı esnaf teşkilatı, İslam
inancı ve Ahilik teşkilatının oluşturduğu
değerler çerçevesinde rekabete değil, işbirliği, karşılıklı kontrol, imtiyaz ve tahsis ilkelerine bağlı olarak kurulmuşlardır.13
Osmanlı esnaf teşkilatında mesleki eğitim sırasında ahlaki eğitime de çok büyük
önem verilirdi. İki sene boyunca ücretsiz
yamaklık yapanlar törenle çıraklığa yükseltilirlerdi. Çırak ustasına itaat etmek zorundaydı. Yalnız bu süre boyunca ne usta çırağın haklarını yiyebiliyor, ne de çırak ustasını istismar edebiliyordu. Daha sonra ise üç
yıl sürecek olan kalfalık dönemi geliyordu.
Kalfalık aşamasında da başarılı olanlar ustalık sınavına girerler ve eğer kazanırlarsa
ustalığa yükselebilirlerdi.
Ustalığa yükselen kalfanın kulağına söylenenler etik iş yapmanın Osmanlı esnafında
ne kadar büyük önemi olduğunu kanıtlar
nitelikte aslında:
“Harama bakma, haram yeme, haram içme,
sabırlı ve dayanıklı ol. Yalan söyleme. Büyüklerden önce söze başlama. Kimseyi kandırma. Kanaatkar ol. Dünya malına tamah
etme. Yanlış ölçme, eksik tartma. Kuvvetli
ve üstün durumda iken affetmesini, hiddetli iken yumuşak davranmasını bil ve kendin
muhtaç iken bile başkalarına verecek kadar
cömert ol.”14
Osmanlı esnafının ekonomik dünya görüşü; eşitlik, işbirliği, dayanışma, ölçülülük,
aşırıya kaçmama ve hoşgörü gibi ahlaki ilkelerden meydana geliyordu. Esnaf sistemi,
kalite kontrol ve standardizasyonu ile fiyat
istikrarını sağlayıcı, haksız rekabeti, aşırı
üretimi ve işsizliği önleyici bir anlayışa dayanıyordu15.
Esnaf arasında müesses bir adap ve erkan
bulunmakta ve bu âdab
ve erkana riayette kusur
edenlere ihtarda bulunuluyor, tekrar edenler
“yolsuz” ilan ediliyordu. Sanatını yapmaya izin vermemek
anlamına gelen
“Yolsuz olmak”,
Osmanlı esnaf
teşkilatında en büyük
ayıp ve kusur
olarak kabul
edilirdi.16