ki dönemde B20 bakımından çok dikkatle izlenmesi gereken bir gündem. Biraz sonra bu
konuda birlikte düşünmeye devam edeceğimiz
için dilerseniz birlikte ikinci “i”ye geçelim.
B20, UYGULAMAYA
NASIL DESTEK VERMELI?
İkinci “i”, implementation, yani uygulama.
Şimdiye kadar gerçekleştirilen G20 zirvelerinde
ilk “i” (inclusiveness) bakımından yol alındığı
önermesine bağlı olarak, artık düşünülenlerin
uygulamaya geçirilmesi öngörülüyor. Bu kendi
başına çok olumlu bir adım hiç kuşkusuz ve
uluslararası platformda karar alma mekanizmalarının dünyada yaşanan sorunlar bakımından sonuca varmakta uzun zaman gerektirdiğini de hesaba katarsak, bugün G20’nin belirli
bir ilkesel zemine dayandırılmış olan uygulama
adımlarına yönelmek rasyonel bir davranış olarak kabul edilebilirw tabii. Ancak burada başka
temel bir soru sormamız gerekebilir. Eğer G20
şu ana kadar dünyada ekonomik büyüme ve
refahın eşit dağılımı bakımından uzlaşmaya
dayandırılan bir yol haritasına sahipse B20 bu
konuda ne yapmalı, uygulamaya nasıl destek
vermeli? Henüz 2015 dönem başkanlığının ilk
aylarında olduğumuza göre bu konuda uygulamada gerçekten neler olabileceğini söylemek
zor ama aynı zamanda bu bir yıllık süreçte köklü bir değişim de beklenmiyor. Aslında bütün
bu soruların yanıtı kendi başına B20’de değil,
G20 ülkelerinin her birinde özel sektörle devletin karşılıklı dialoğu, uyumu ve uygulamada
birbirlerini ne derece destekleyebileceklerinde
saklı; diğer bir deyişle her bir ülkenin kendine
özgü olan korporatist kültüründen bu kültürün
yarattığı ekonomik ve sosyal gerçeklikten bahsediyoruz. Bu yanıt iyi yönetişim ilkelerini devlet ve özel sektör bileşkesi bakımından önemli
ölçüde içselleştirebilmiş ülkeler için oldukça
kısa zamanda ve doğru şekilde verilebilecektir. Ama tersi durumda devlet ile özel sektörün
birbirine vereceği destek her zamankinden
çok daha önemli. Eğer devletler iyi yönetişim
için uygulamada gereken dinamizmi karşılayamıyorsa, o zaman özel sektörün kendisini
sorgulaması ve destekleyici bir yol haritasını
gündeme taşıması kaçınılmaz hale geliyor. Bu
çerçevede Türkiye dönem başkanlığı bakımından somut olarak öne çıkan hususlar ise girişimcilik, innovasyon, KOBİ’ler olurken, sektörel
olarak finans (bankacılık) ve enerji sektörleri ilk
sırada yer alanlar. İstikrarlı bir büyüme için hedeflenen yatırımlar ise özellikle altyapı yatırımları. Bütün bunların bu yıl B20 çerçevesinde
uygulamaya geçirilmesi oldukça zor görünse
de, aslında sanılanın aksine farklı açıdan bakıldığında çözümler mevcut. Nasıl mı? Bunun
yanıtı yukarda işaret ettiğimiz dördüncü “i” ile
yani özel sektörün liderliğinde integrity kavramının iktisadi süreçlere uygulanmasıyla büyük
ölçüde bulunabilinir.
SÜRDÜRÜLEBILIR EKONOMIK
BÜYÜME IÇIN YATIRIM
Üçüncü ve son “i”, investment for growth,
yani “ekonomik büyüme için yatırım”. Diğer
bir deyişle, 2015 yılı için G20 uygulamalarının
temel içeriği. Bu içeriğin temelindeki en önemli
hususlardan biri de küresel ticaret ve yatırım
ortamının serbestleştirilmesi için yapılan çalışmalar. Son dönemde bu çalışmalar çerçevesinde örneğin TTIP sürecinin şeffaflıktan uzak
olduğuna dair eleştiriler siyasi ve ekonomik boyutlarda tartışmalara neden olurken, Türkiye
bu sürece doğrudan dahil olamayışının getirdiği sorunları bu yıl dönem başkanı olduğu G20
düzleminde aşabilir mi? Peki, G20 ülkeleri bu
temel içeriği etkin biçimde uygulayabilirler mi?
Uygulamada B20’den beklentileri ne olur? Uygulamada G20 ve B20 sinerjisinin odak noktasını neler oluşturur? Bunlar temel sorular. Diğer
yandan G20 ile uluslararası organizasyonların
birlikte ortaya koyduğu bazı çalışmaları da göz
önüne almakta fayda var, örneğin UNCTAD
ve G20 işbirliği. Bazılarınız için bu ve benzer
soruların yanıtları çok açık olabilir, bazılarınız
için ise çok bilinmeyenli denklem gibi üzerinde
iyi düşünülmesi gerekebilir. Çok bilinmeyenli
denklem olduğunu düşünenleriniz haksız da
değiller çünkü burada da sürdürülebilir ekonomik büyüme ve geleceğe dair rasyonel yatırımlar ve bu yatırımların finansmanı için yukarıda
belirtilen ilk iki önermede olduğu gibi üçüncü
“2015 G20
AJANDASININ
ANAHTAR
SÖYLEMLERİNİN
MERKEZİNDE
BİR DE
‘COLLECTIVE
ACTION’, YANİ
‘TOPLU EYLEM’
KAVRAMI VAR.
2015 YILINDA
G20 BİR YANDAN
YATIRIMLARLA
BÜYÜMEYE İVME
KAZANDIRIRKEN,
REFAHIN EŞİT
DAĞILIMI İÇİN G20
ÜYESİ ÜLKELERİN
GÜÇ BİRLİĞİ
YAPMASI DA SÖZ
KONUSU”
31