lanıcılara kadar kapsamlı bir incelemeyi
içerdiğini vurguladı . EBRD ’ nin
müşterilerinden yalnızca kendilerinin
değil , ortak finansman sağlayıcılar ,
tedarikçiler ve mühendislik firmaları
gibi üçüncü tarafların da bu standartlara
uymasını beklediğini ifade etti .
Madir , yolsuzluk riski yüksek sektörlerde
daha sıkı politikaların uygulandığını
, özellikle kamu ihaleleri alanında
faaliyet gösteren firmaların rüşvet ve
yolsuzlukla mücadele politikalarının
sağlam olması gerektiğini belirtti .
Geçmiş Soruşturmalar ve İnsan
Hakları İncelemeleri :
Madir , EBRD ’ nin müşterilerinin geçmiş
davalarını , insan hakları ihlallerini
ve kara para aklama gibi suçlara karışıp
karışmadığını detaylıca incelediklerini
söyledi . Müşterilerin geçmişteki
hatalarından ders alıp almadıkları
ve bu tür olayların tekrarını önlemek
için gerekli önlemleri alıp almadıklarını
belirtti . Madir , kilit yöneticiler ya
da hissedarların siyasi bağlantılarının
dikkatle incelendiğini , potansiyel çıkar
TEİD Yönetim Kurulu Üyesi Banu Özyalçın
|
çatışmalarının projelere olumsuz etkileri olabileceğini belirtti .
Kolektif Eylem ve Yolsuzlukla Mücadele Vanessa Hans , yolsuzlukla mücadelede kolektif aksiyonun önemini vurguladı . Özel sektörün bu süreçteki merkezi rolüne dikkat çeken Hans , farklı paydaşların bir araya gelerek ortak hedefler doğrultusunda çalışmasının etik standartları güçlendirdiğini belirtti . Basel Yönetişim Enstitüsü ’ nün 20 yılı aşkın süredir yolsuzlukla mücadele ve iyi yönetişim konularında yürüttüğü çalışmaları anlattı .
Başarılı Örnekler ve İyi Uygulamalar : Hans , Wolfsberg Grubu ve Norveç Varlık Fonu gibi başarılı kolektif aksiyon örneklerini paylaştı . Bu tür inisiyatiflerin şirketlerin şeffaflık ve etik konularında ilerleme kaydetmelerine yardımcı olduğunu belirtti . Ayrıca , sektörlere özgü inisiyatiflerin etkili olduğunu ve bunların şirketlerin uyum programlarına yön verdiğini vurguladı .
Zorluklar ve Fırsatlar : Hans , kolektif eylemin etkinliğini ölçmenin zorluklarına değindi . Şirketlerin katılımıyla gerçekleştirilen bu tür inisiyatiflerin , paydaşlar arasında güven inşa etmeyi ve şeffaflığı artırmayı hedeflediğini belirtti . Ancak , bu süreçlerin zaman alıcı ve karmaşık olduğunu , özellikle paydaşların farklı önceliklere sahip olması durumunda ek zorluklar yaşandığını ifade etti .
EBRD ’ nin Yolsuzluk Tespiti Durumunda İzlediği Süreç Madir , EBRD ’ nin bir projede yolsuzluk tespit etmesi durumunda izlediği süreci detaylandırdı . Bu tür durumlarda
|
soruşturmalar başlatıldığını , projele- Basel Institute on Governance Özel Sektör Başkanı Vanessa Hans
rin durdurulabileceğini ve ilgili taraflara
ambargo uygulanabileceğini belirtti .
EBRD ’ nin bu süreçte diğer uluslararası
kalkınma bankalarıyla iş birliği yaparak
çapraz ambargo rejimini uyguladığını
anlattı . Bu sistem , bir bankanın
ambargo uyguladığı bir tarafın diğer
kalkınma bankaları tarafından da kara
listeye alınmasını sağlıyor .
Panelin sonunda , şeffaflık ve etik
değerlere bağlı kalmanın kurumsal
sürdürülebilirlik için kritik olduğu
vurgulandı . Hem Madir hem de Hans ,
uluslararası kuruluşların yerel pazarlarda
iş etiği standartlarını yaygınlaştırma
çabalarının zorluklarını ve
başarılarını ele aldı . Panelistler , uyum
programlarının geliştirilmesinin sadece
yolsuzlukla mücadelede değil , aynı
zamanda şirketlerin uluslararası arenada
güvenilirliğini artırmada da büyük
önem taşıdığını belirttiler . Panel ,
etik ve uyum standartlarının sürdürülebilir
bir şekilde geliştirilmesi için iş
dünyası , kamu ve sivil toplumun ortak
çalışmasının önemini vurgulayarak
sona erdi .
|
21 |