ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 54

                                     U    fo: (UFO -unidentified flying object) uçan daire, belirlenemeyen uçan cisim ugly: çirkin, iğrenç umbrella: şemsiye, koruyucu unable: elinden gelmez uncle: amca, dayı unconscious: baygın, bilinçsiz, kasıtsız under:. altına , altında underclothes:. iç çamaşırları undergo: katlanmak, çekmek underline: altını çizmek, vurgulamak unemployment: işsizlik unfair: . haksız, hileli unfavourable: elverişsiz, sakıncalı unhappy: mutsuz, üzgün unhealthy: sağlıksız, sağlığa zararlı uniform:. üniforma giydirmek i. üniforma s. bir örnek union: i. birlik, sendika unit: i. birim unite: f. birleştirmek, bağlamak united: birleşmiş universe: evren, âlem university: i. üniversite unknown: i. bilinmeyen s. meçhul, yabancı unless: ed. den başka bğ. olmadıkça unlikely: pek mümkün olmayan z, ihtimali olmadan unload: boşaltmak unlock: kilidini açmak until: kadar ,- inceye kadar unusual: alışılmadık, acayip up: yukarı up to you: sana kalmış, nasıl istersen (E.g ıt's up to you) up-to-date: güncel, çağdaş upon: üzerine, üzerinde upper: üst parça , üstteki, üst upside-down: baş aşağı, ters upstairs: üst kat , yukarıda upward: yukarıya, itibaren    urban: şehir, şehirli urgent: acil, kaçınılmaz us: [US (United States) ] Amerika Birleşik Devletleri, bize, bizi useful: yararlı, kullanışlı, işe yarar usual: olağan, her zamanki usually: genellikle