ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 49

                                             stock certificate: hisse senedi stocking: çorap stomach: sindirmek, mide stone: taş döşemek , taş, çekirdek , taştan stood: . ayakta durmak, kalmak stool: tabure, lazımlık storm: şiddetli esmek ,fırtına, hücum story: hikâye stove: tütsülemek ,soba, ocak straight: düz çizgi , düz, dik ,. doğru strain: germek , zorlanma, germe, nesil strainer: süzgeç, filtre strange: acayip, yabancı stranger: yabancı, acemi strap: kayışla bağlamak , kayış, şerit straw: çöp, kamış s. hasır, saman strawberry: çilek, kırmızı burun stream: akıp gitmek ,akarsu, çay street: sokak, cadde strength: güç, direnç stretcher: sedye, gergi strict: sert, sıkı strike: vurmak , grev, vuruş string: ipe dizmek , ip strip: soymak ,dilim, soyunma, şerit stripe: çizgi çizgi yapmak , şerit, çubuk stroke: vurmak darbe, davranış, felç strong: güçlü, sağlam zfkuvvetle stronger:. güçlü, sağlam struck: grevde structure: bütün olarak düşünmek , yapı student: öğrenci , öğrenci, stajyer studio: atölye, stüdyo stuff: doldurmak , şey, eşya stupid: aptal ,aptalca stutter: , kekelemek , kekemelik style: şekil vermek , stil, biçim subject: mecbur etmek ,konu, ders s. maruz submarine: denizaltı submit: sunmak, teslim etmek subscribe:imzalamak, onaylamak subsidize:para yardımı yapmak subsidy: devlet desteği, para yardımı substance: madde, öz substitute: yerine geçirmek i. vekil                                          subtract: çıkarmak, çıkarma yapmak suburb: kenar mahalle subway: metro, tünel success: başarı successful: başarılı succession: ardışık olma, vekâlet such: bu gibi , öyle, çok ,. böylesine sudden: ani, beklenmedik suddenly: birdenbire sufficient: yeterli kalite , yeterli, elverişli suffix: sonuna eklemek sonek sugar: şeker katmak şeker, iltifat suggestion: teklif, fikir suicide: intihar suitcase: valiz, çanta sum: toplam, tutar summary: özet, kısaltma ,özetlenmiş summer: yazı geçirmek , yaz ,yazla ilgili summit: zirve, tepe nokta sun: güneşlenmek , güneş ,güneş ışığı sunday: pazar günü s. pazarları yapılan sunlight: güneş ışığı sunset: gün batımı, son sunshine: i. güneş ışığı suntan: bronzlaşmak ,bronz ten superbirici sınıf mal, fazlalık ,. süper ök. ek superb:. mükemmel superior: üst , üstteki, üstün superstition: batıl inanç supervise: yönetmek supper: hazreti İsa'nın son akşam yemeği ,hafif akşam yemeği suppress: bastırmak, örtbas etmek supreme: en yüksek, en üstün sure: ünl. kesinlikle , emin, kesin , şüphesiz surface: cilalamak, düzleştirmek , yüzey , üst surgeon:. cerrah surgery: cerrahlık, ameliyathane surname: soyadı vermek ,soyadı surrender: teslim etmek, pes etmek , vazgeçme, iade suspend: asmak, uzaklaştırmak suspension:. asma, erteleme