stock certificate: hisse senedi
stocking: çorap
stomach: sindirmek, mide
stone: taş döşemek , taş, çekirdek ,
taştan
stood: . ayakta durmak, kalmak
stool: tabure, lazımlık
storm: şiddetli esmek ,fırtına, hücum
story: hikâye
stove: tütsülemek ,soba, ocak
straight: düz çizgi , düz, dik ,. doğru
strain: germek , zorlanma, germe, nesil
strainer: süzgeç, filtre
strange: acayip, yabancı
stranger: yabancı, acemi
strap: kayışla bağlamak , kayış, şerit
straw: çöp, kamış s. hasır, saman
strawberry: çilek, kırmızı burun
stream: akıp gitmek ,akarsu, çay
street: sokak, cadde
strength: güç, direnç
stretcher: sedye, gergi
strict: sert, sıkı
strike: vurmak , grev, vuruş
string: ipe dizmek , ip
strip: soymak ,dilim, soyunma, şerit
stripe: çizgi çizgi yapmak , şerit, çubuk
stroke: vurmak darbe, davranış, felç
strong: güçlü, sağlam zfkuvvetle
stronger:. güçlü, sağlam
struck: grevde
structure: bütün olarak düşünmek , yapı
student: öğrenci , öğrenci, stajyer
studio: atölye, stüdyo
stuff: doldurmak , şey, eşya
stupid: aptal ,aptalca
stutter: , kekelemek , kekemelik
style: şekil vermek , stil, biçim
subject: mecbur etmek ,konu, ders s.
maruz
submarine: denizaltı
submit: sunmak, teslim etmek
subscribe:imzalamak, onaylamak
subsidize:para yardımı yapmak
subsidy: devlet desteği, para yardımı
substance: madde, öz
substitute: yerine geçirmek i. vekil
subtract: çıkarmak, çıkarma yapmak
suburb: kenar mahalle
subway: metro, tünel
success: başarı
successful: başarılı
succession: ardışık olma, vekâlet
such: bu gibi , öyle, çok ,. böylesine
sudden: ani, beklenmedik
suddenly: birdenbire
sufficient: yeterli kalite , yeterli,
elverişli
suffix: sonuna eklemek sonek
sugar: şeker katmak şeker, iltifat
suggestion: teklif, fikir
suicide: intihar
suitcase: valiz, çanta
sum: toplam, tutar
summary: özet, kısaltma ,özetlenmiş
summer: yazı geçirmek , yaz ,yazla ilgili
summit: zirve, tepe nokta
sun: güneşlenmek , güneş ,güneş ışığı
sunday: pazar günü s. pazarları yapılan
sunlight: güneş ışığı
sunset: gün batımı, son
sunshine: i. güneş ışığı
suntan: bronzlaşmak ,bronz ten
superbirici sınıf mal, fazlalık ,. süper ök.
ek
superb:. mükemmel
superior: üst , üstteki, üstün
superstition: batıl inanç
supervise: yönetmek
supper: hazreti İsa'nın son akşam
yemeği ,hafif akşam yemeği
suppress: bastırmak, örtbas etmek
supreme: en yüksek, en üstün
sure: ünl. kesinlikle , emin, kesin ,
şüphesiz
surface: cilalamak, düzleştirmek , yüzey
, üst
surgeon:. cerrah
surgery: cerrahlık, ameliyathane
surname: soyadı vermek ,soyadı
surrender: teslim etmek, pes etmek ,
vazgeçme, iade
suspend: asmak, uzaklaştırmak
suspension:. asma, erteleme