ILLUSTRATED ENGLISH DICTIONARY sözlük | Page 25
hitch-hike: otostop çekmek
hobby: hobi, merak
hole: delmek , delik, çukur, oyuk
holiday: tatile çıkmak , tatil, bayram ,
bayramlık
hollow: oymak , boşluk, çukur , boş,
oyuk, delik
holy: kutsal yer , kutsal, mübarek
home: yuvasına dönmek , ev, vatan ,eve
ait
homesick: vatan hasreti çeken
honest: dürüst, açık sözlü ünl. gerçekten
mi
honey: bal ünl. tatlım, canım
honeymoon: balayını geçirmek i. balaı
honor: saygı göstermek, onurlandırmak
[honor (Amer.) ] , onur, şeref
honour: saygı göstermek, onurlandırmak
[honour (Brit.) ] , onur, şeref, özsaygı
hook: çengelle tutmak , çengel
hopeless: ümitsiz
horizon: ufuk, görüş
horizontal: yatay düzlem ,ufka ait, yatay
horn: boynuzlamak , boynuz
horrible: korkunç, berbat
horse: ata binmek , at
hose: hortumla sulamak , hortum
hospital: hastane
host: evsahipliği yapmak, evsahibi
hostage: rehine
hostel: öğrenci yurdu, pansiyon
hot: ısıtmak, kızgın , sıcak, acı
hotel: otel
hour: saat, zaman
hourly: saat başı
house: barındırmak , ev
housewife: ev kadını
hover: üstünde uçmak
how: nasıl, ne kadar , yöntem
however: her nasılsa , ama, oysa
hubbub: gürültü, velvele
hug: sarılmak , sarılma, kucaklama
huge: kocaman
hum: vızıldamak, uğuldamak , vızıltı,
uğultu
human: insan , insanoğlu
humble: alçakgönüllü
humour: memnun etmek, hoşuna gitmek
hundred: yüzlük
hungry: karnı aç
hunter: avcı, kapaklı saat
husband: koca
hush: susturmak, sakinleştirmek ,
sessizlik ünl. hişt, sus
hut: barakaya yerleştirmek , kulübe,
kümes, barak