Hazreti Ali'nin 100 Öğüdü | Page 35

“ Çalışanlar fenalık düşünmeye fırsat bulamazlar . Çalışmayanlar ise kendilerini fenalıktan kurtaramazlar .”
İmam Ali Efendimizin bu sözü çok güzel ve yerindedir . Bir insan çalışmaya daldı mı , artık Ahmed ’ i , Mehmed ’ i , Fatma ' yı düşünemez . İşini bitirsin de bir an evvel evine gitsin , yemeğini yesin , arkadaşlarıyla buluşsun , bunları düşünür . Çalışmayan , bir işle meşgul olmayan bir kişi ise , aklını her tarafa götürür . Böyle bir akıl insanı dedikoduya sürükler . Başkalarının dedikodusunu yapan kişi , Adem eti yiyor demektir .
Samatya yolu üzerinde bir cami vardır . Caminin ismi Etyemez Camii . O devrin padişahı bir gün merak ediyor , bu camiyi yapan kişiler acaba hiç mi et yemediler , yemedikleri etin parasını biriktirip de mi bu camiyi yaptırdılar , diye düşünüyor . Sonra diyor ki kendi kendine ne kadar et yemeyerek parasını biriktirse de , o parayla bu cami yapılamaz . Vezirine soruyor , “ Sen ne düşünüyorsun bu konuda ? Acaba bunlar halkı mı kandırıyor ?” Vezir diyor , “ Çağıralım cami sahiplerini , etli yemekler ikram edelim , bakalım yiyorlarsa , o zaman halkı kandırıyorlar demektir .” Çağırıyorlar cami sahiplerini , onlar da teşrif ediyorlar . Hal hatır soruşuyorlar , bir vakitten sonra sofra kuruluyor . Sofrada her türlü et yemeği var . Bakıyorlar ki , cami sahipleri hiç tereddüt etmeden bütün etli yemekleri yiyorlar . Yemek bittikten sonra padişah soruyor , “ Efendi ! Siz bir cami inşa ettiniz , adını da Etyemez Camii koydunuz . Ama gördüm ki siz et yiyorsunuz . Bu nasıl oluyor ?” Cami sahibi şu cevabı veriyor : “ Şevketlim , kesilen bütün hayvanlar bir mümine can verecekleri için seve seve verirler canlarını . Çünkü hayvaniyetten Ademiyata yola çıkıyorlar . Ama diğer taraftan öyle insanlar da vardır ki bu kesilen hayvanlar onlara can feda etmek istemezler . Çünkü onlar hayvandan da beterdirler . Ayaklarını direrler yürümezler .”
Bir hikaye daha anlatayım : Bir gün bir mandayı kasaplar tutmuşlar kesecekler , manda kurtarıyor kendini onların elinden , başlıyor kaçmaya . Koskoca çarşının içinde , o kadar insan içinde , koşup geliyor Mevlana ' ya . Kafasını sürüyor Mevlana ' ya , gözlerinden yaşlar geliyor . Mevlana okşuyor mandanın başını , diğer taraftan da bakıyor ki kasaplar koşa koşa geliyorlar . “ Durun Efendiler ” diyor , “ bu hayvan bu kadar insan içinde hiçbirine sığınmadı , geldi bana sığındı . Bu mandanın değeri ne kadarsa ben onu satın almak istiyorum .” Diyorlar ki şu kadar , Mevlana veriyor parayı , kasaplara “ Hadi siz gidin ” diyor . Mevlana , mandayı çayırlık bir yere götürüyor ve orada serbest bırakıyor . Manda biraz dolaşıyor sonra uzaklaşıyor , gözden kayboluyor , sıralanıyor . Hazreti Pir böyle bir keramet gösteriyor .
35