Hazreti Ali'nin 100 Öğüdü | Page 123

“ Kendini beğenme ; yüzüne karşı methi olunacağı da isteme .”
İnsanoğlu , varlığa sevinir , bilgisine güvenir ve bunlarla gururlanır . Oysa varlık olan tek Allah ’ tır , makbul olan bilgi de yokluk bilgisidir .
Yunus Emre ne güzel der : “ Ne varlığa sevinirim , ne yokluğa yerinirim . Aşkın ile avunurum , bana seni gerek seni …”
Hüdavendigar Mevlana ’ mız da Mesnevi-i Şerif ’ inde , aslolanın aşk olduğunu şu beyitleriyle dile getirir : “ Avlamaya değen şey ancak aşktır . Fakat o da öyle herkesin tuzağına düşer mi ya ? Meğer ki sen gelesin de ona av olasın … Meğer ki sen , tuzağı bırakasın da onun tuzağına gidip düşesin . Aşk der ki : Ben yavaş yavaş çalışmasaydım ; bana avlanmak av tutmadan yeğdir . Benim hayranım ol da övün . Güneşi bırak da zerre ol ! Kapımda otur . Evsiz barksız kal . Mumluk davasına kalkışma , pervane ol . Bu suretle dirilik sultanlığını bulur , kullukta gizli olan padişahlığı görürsün . Alemde tersine çakılmış nallar görür , esirlere padişah adı verildiğini duyarsın . Boğazına ipler takılmış , kendisi dar ağacının tacı olmuştur da kalabalık bir halk güruhu ona , işte padişah derler . Kafirlerin mezarları gibi dışı süslü , içinde ulu Tanrı ’ nın kahır ve azabı ! Onlar kabirleri kireçle örmüşler , bezemişler , zan perdesini yüzlerine örtmüşlerdir . Senin de yoksul tabiatın hünerlerle kireçlenmiş , bezenmiştir ama mumdan yapılan nahle benzer ; ne yaprağı vardır , ne meyva verir !”
Hüdavendigar Mevlana , ilim ve irfan konularındaki üstün mizacını daima tevazu ile süslemiştir . Bütün halka aynı dille hitap etmiş , hareketlerinde zerre kadar kibir , kendini beğenmişlik barındırmamıştır . Çünkü tevazu ve alçak gönüllülük müminlere , Hazreti Muhammed Efendimizden miras kalmıştır .
Bizim Peygamberimiz “ El-fakru fahri - Fakirlik ( yokluk ) benim iftiharımdır ” demiştir ve yüceliğini böylece ortaya koymuştur .
Hayatın gayesi Hakk ’ ın muhabbetidir . Buna da tevazu ve yoklukta kalmakla erişilebilir . Kibirden , gurur ve kendini beğenmişlikten arınmış , kalbinde Allah aşkıyla yaşamaya koyulmuş kişi ; yaptığı iyiliklere de , gördüğü kötülüklere de kalbinde yer vermez . Kendini methetmez . Ondan meydana çıkan güzelliklerin Allah ’ tan kaynaklandığını hatırında tutar , kendisine mal etmez ve böylece yoklukta durduğu müddetçe Hakk ’ ın güzellikleriyle şereflenir , Hakk ’ ın nuru o kişiden yansımaya başlar .
Mevlana ’ ya , “ Allah katına nasıl çıkılır ?” diye sorduklarında , onlara şu cevabı vermiş : “ Yoklukla çıkılır .”
123