ADI BİR YÜREK TUTULMASI
Betül Kayalı
Ben geldim. Dinmeyen yürek yangınının esiri ben. Yüreğini tutan
ben. Zaten bütün
olanların bendeki adı da “yürek tutulması”. Geldim ve öylece
kaldım. Can kenarında
kalakaldım. İçimden gelen ne varsa yutkundum.
Hayat dediğin geçip gidiyor, hayat dediğin bitiyor. Duraklamaları
oynatmıyor, geç
kalınmışlıkları affetmiyor. Bitti mi bitiyor ve bir akşamüstü
yorulabiliyor insan. Önce
susmak sonra beklemek düşüyor hanemize ama beklediğini
Allah’tan bekleyenin
hüsrana uğradığı görülmemiştir. Marifet sabredebilmektir,
marifet taşlara bakan
gözlerin taşların arasında yeşermeye çalışan çiçekleri
görebilmesidir. Derin bir “Ah”
çekti meczup. Baş ucunda duran tahta kutunun kapağını açtı ve
kurumuş güle baktı ve
bir “Ah” daha. Duvarlara çarpıp, tren raylarının tıngırtısına
karıştı sesi. Muhabbet de
mi tükendi diye bir daha iç geçirdi. “Ah” bu “Ah”lar. Muhabbet
etmeyi çok sevdiğin
biriyle artık iki kelime bile etmemek de gurbettir.
Olacak olan olmuştur. Olacaktır. Seyret. Kaçamazsın. O yüzden
hiç bastırma kendini.
Ne dedi Zarifoğlu “Çünkü insan bastırdığı duygunun esiri olur”
6