HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 97

Kur ’ ân-ı Kerîm ’ in Kölesiyim …
Bir gün Cenâb-ı Mevlâna kalkıyor bir meclise geliyor . Mevlâna kapıdan içeri girer girmez herkes ayağa kalkıyor . Mevlâna ’ ya güzel bir yer veriyorlar , oturuyor .
O sırada , Hâfız İshak Efendi de , Konya medresesinin hocası , ders veriyor hâfızlar , hocalar yetiştiriyor . Hâfız İshak Efendi , duymuş ki Mevlâna orada , o da kalkıyor meclise geliyor , kapıdan giriyor . Fakat oturacak yer yok , duruyor ayakta selâm veriyor .
İşte koca Mevlâna , hemen kalkıyor yerinden , Hâfız İshak Efendi ’ ye yerini veriyor , kendisi de geçip ayakkabılığa oturuyor .
Bakın , ayakkabılığa oturuyor .
Halk bunu görünce çok üzülüyor , dönüp diyorlar , “ Yâ Hüdâvendigâr , neden ayağa kalktın , yerini verdin ? Neden geçtin öyle bir yerde oturdun ?”
Hazreti Mevlâna , onlara şu soruyu soruyor , “ Efendiler ” diyor , “ evinizde Kur ’ ân-ı Kerîm ’ i nerede tutarsınız ?”
Diyorlar , “ Bir kılıf içine koyarız , duvarda en baş köşeye asarız .”
“ Güzel ” diyor , “ ben de Hâfız İshak ’ a canlı Kur ’ ân olduğu için ayağa kalktım . Kur ’ ân ’ a kalktım , Hâfız İshak ’ a değil . Yerimi Kur ’ ân ’ a verdim .”
Hâfız İshak Efendi , bunu duyunca fırlıyor yerinden , gidiyor medreseye , yüzelli hâfızla beraber geliyor . Bir kişiye bile yer yokken oturacak , şimdi kucak kucağa oturuyorlar . Bir muhabbetler açılıyor , saatlerce …
İşte Mevlâna , “ Ben yaşadıkça ” diyor , “ Muhammed Muhtâr ’ ın ayağının tozuyum . O ’ nun eseri Kur ’ ân-ı
97