HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 256

uyuyamadı . Hemen yâverini ve bir arkadaşını da yanına alarak , şafakta Veled Çelebi Hazretlerinin evinin yolunu tutup , kapısını çaldı .
Veled Çelebi Hazretleri şaşkın ve uykulu bir şekilde kalkarak , kapıyı açtığında karşısında Mustafa Kemal ’ i görünce şaşkınlığı daha da arttı .
Atatürk hemen , “ Efendi Hazretleri sizi bu saatte rahatsız ettik , acaba destûr verir misin , içeriye girelim de size neden geldiğimizi anlatalım ?” deyince , Veled Çelebi hemen , “ Hay hay tabii buyrun ” diye cevap verdi ve onları içeriye davet etti .
Atatürk , yâveri ve arkadaşı , daha kapıdan içeri girerlerken , Veled Çelebi Hazretleri hanımına seslenerek kahveleri hazırlamasını söyledi .
Kahveler gelince , Atatürk hemen söze girdi ve , “ Efendi Hazretleri , ben size şapkayı gönderdim ve siz hiç itirâz etmeden hemen başınıza taktınız . Fakat beni bütün gece hiç uyku tutmadı , acaba bu hareketimle sizi incittim mi ? diye sabahı sabah ettim . İşte bu saatte buraya gelmemizin sebebi bunu öğrenmek içindi ” diye sorunca , Veled Çelebi Hazretleri hemen ona şöyle lâtife etti : “ Paşam , ben sizi çok severdim . Fakat sizin bu inceliğiniz karşısında şimdi sizi çok daha fazla seviyorum … Ecdâdımız şapkayı daha o devirlerde takmışlardı . En başta Hazreti Ali Efendimiz , savaşlarda zırh elbisesinin başına serpuş takardı . O zamanlar şapkaya serpuş derlerdi . Bana kalırsa , siz aslında biraz geç kaldınız takmakta ...”
Veled Çelebi Hazretlerinin bu cevabı üzerine Atatürk oradan çok memnun bir şekilde ayrıldı .
256