HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 239

Hazreti Ali Efendimiz bakıyor ki , onikiyi vurmuş , tamam . O da koyuyor oku yaya , geriyor , bırakıyor oku ; ok , Hazreti Hamza ’ nın okunu vuruyor , ikiye ayırıyor .
Hamza bunu görünce şaşırıyor , “ Allah Allaaah … ne kadar güzel attı , ne kadar güzel nişancı .”
Arkadan kılıç oyununa girişiyorlar . Kılıç oyununda da , Hamza görüyor ki Ali çok üstün kılıç kullanıyor .
Hadi , at üstünde de kılıç oyunu yapıyorlar , Hamza ’ nın elinden kılıcı uçuruyor Ali .
Hamza duruyor , soruyor Ali ’ ye , “ Bu mârifetleri sen kimden öğrendin ? Benim üstüme usta yoktur , ama sen beni de geçtin .”
İşte Ali ’ nin verdiği cevap , “ Şefkatli amcam benim ustam Hazreti Resûlallah , her şeyi o bana öğretti .”
Susuyor Hamza , bir şey diyemiyor . “ Hadi ” diyor , “ Ali çıkalım yola .”
Beraber çıkıyorlar yola , geliyorlar panayır yerine . Abdûd ’ un bulunduğu handa konaklıyorlar .
Sabah olunca , Abdûd çıkıyor hanın bahçesine , meydan okuyor .
Hazreti Ali Efendimiz , selâm olsun üzerine , hemen Hamza ’ dan önce davranıyor , giyiniyor , iniyor meydana .
Abdûd ’ a diyor , “ Ne bağırıp çağırıyorsun ? Ne istiyorsun ?”
Abdûd , “ Hadi ” diyor , “ sen burdan uzaklaş , baban benim dostumdur . Sen benim yanımda daha çocuksun , amcan gelsin karşıma .”
“ Bırak amcamı , karşında ben varım ” diyor Ali , “ Nasıl istersen seninle dövüşürüm .”
239