HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 212

Bunun üzerine Cenâb-ı Mevlâna bir ürperme geçiriyor ve yine dönüp Şems ’ e , “ Peki ” diyor , “ seninle benim hâlimiz ne olacak ?”
Şems , “ Yâ Mevlâna !” diyor , “ Fîsebillah … yani biz birbirimizden hiçbir menfaat beklemeden , birbirimizi her şeyin üstünde seversek ve bu sevgiyi son nefese kadar sürdürürsek , bizim gideceğimiz yer , bekâbillah … yani Allah ’ ın sonsuz güzelliğinin bulunduğu yer . Burayla hiç işimiz yok .”
Şimdi soralım kendimize … Dış sevgililer , yani para , pul , evlât , eş … bunların dışında acaba gönlümüzde asıl Sevgili yer almış mıdır , almamış mıdır ? Açık söyleyeyim , zerre kadar almamıştır . O kalmış dışarda , hepsi lafta …
Düşünün ne büyük bir kayıptayız …
İşte koca Mevlâna bakın ne diyor … Zikirler yaparsınız , benim güzelliklerimi işitirsiniz , ne kadar da yüce olduğumu duyarsınız ve bana heves edersiniz , istersiniz bir akşam konuğunuz olayım , rüyânıza geleyim , güzel bir yüz göstereyim … Ama sanmayın ki ben gelmiyorum , her gece geliyorum . Var ya o kalbiniz sizin , onun hakîki ismi saraydır . O kalb , daha sen ana rahmindeyken seni zikrediyordu , ‘ Allah … Allah … Allah …’, dünyaya geldin , o yine seni zikrediyordu , ‘ Allah … Allah … Allah …’ Neden ? Çünkü hakîkatte insan , yeryüzünde Allah ’ ın temsîlcisidir . Hep seni zikrediyordu . Ama sen , seni zikredeni hiç zikretmedin , başka şeyleri zikrettin . Ben geldim , saray kapısını açtım , ama baktım ki saray dolu , bana yer yok … Olmadığı için , geldim gittim , geldim gittim , geldim gittim , sordum , var mı bir haber , hiç ses çıkmadı …
Demek ki her zerre sağırlaşmış , duyguya kapılmamış , sünger gibi çekmemiş içine …
212