HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 211

Fîsebillah …
Bir gün Cenâb-ı Mevlâna ile Şems-i Tebriz yolda gidiyorlar . Hem yürüyorlar hem muhabbet ediyorlar .
Mevlâna , Şems-i Tebriz ’ e bir soru soruyor , “ Yâ Şems , karşıda görünen kabristana , hocalık devrimizde , topluma daima , cennet-i bâkîye diye söylerdik . Peki senin nazarında burası nasıl bir yerdir ?”
Şems-i Tebriz Hazretleri , “ Yâ Mevlâna ” diyor , “ burası benim nazarımda , yalancılar mahallesidir .”
Bakın kabristan için yalancılar mahallesi diye hitâb ediyor Şems …
Mevlâna , bunu duyunca duraklıyor , “ Nasıl olur ?” diyor , “ yalancılar mahallesi , biz hep cennet-i bâkîye olarak bilirdik .”
“ Şimdi beni iyi dinle ” diyor Şems , “ burada yatanlar arasında hayattayken , birbirlerini çok sevenler vardı , canlarını hiçe sayarlardı , hattâ birbirlerini görmeden bir an dahî duramayacaklarını söylerlerdi . Geldi başlarına , çalındı kapıları , yola çıktılar gittiler . ‘ Sensiz duramam ’ diyen kişiler , acaba yola çıkanın arkasından gitti mi , yahut da geri mi döndü ?”
Cenâb-ı Mevlâna biraz düşündükten sonra , “ Çok kişi ” diyor , “ geri döndü , sözünde durmadı , gidenin peşine gitmedi .”
“ Peki şimdi bunlar yalan mı söyledi yoksa doğru mu söyledi ?”
“ Yalan söyledi yâ Şems .” “ İşte , böyle olduğunu için burası yalancılar mahallesidir .”
211