HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 20

İçinden nidâ gelmiş , “ Bunlar mahlûkların rızkı , hem yeryüzünde hem yeraltında , onları besliyorum .”
Gâlib sormuş , “ Ya insanın rızkı ?”
“ İnsana ” diyor Allah , “ kendimi vermişim , nimetlerden en büyük aklı vermişim , o kendi rızkını bulur . Bu yağanlar mahlûkatın rızkıdır .”
Gâlib bir anda kendine gelmiş , kalkmış ayağa , vazgeçmiş eve gitmekten , dönmüş dergâha gelmiş . Hemen çalmış Esrâr Dede ’ nin kapısını . Esrâr Dede buyur etmiş . Gâlib girmiş Esrâr Dede ’ nin huzuruna . Esrâr Dede kaldırmış başını bakmış Gâlib ’ e ve şöyle seslenmiş : “ Deme Gâlib gelmem , zâre getirirler .”
Sen gelmem dedin ama bak nasıl yine getirdiler seni …
Demek ki Gâlib ’ in kendisini orayla yetiştirmesi gerekiyormuş . Ve yetiştirdi de , kitab sahibi oldu , Hüsn ü Aşk ’ ı yazdı . Bugün Mevlevî câmiâsında Cenâb-ı Mevlâna ’ dan sonra Sultan Veled Hazretleri anılır , Ulu Ârif anılır ve Şeyh Gâlib anılır .
Hüsn ü Aşk ’ ı yazarken almış Mevlâna ’ nın kasîdelerinden katmış yazılarına , süslemiş kendi eserini . Dedeler de okuyorlar bakıyorlar ve diyorlar , “ Gâlib bu sözler sana ait değil , bunlar Hüdâvendigâr ’ ımızın sözleri .”
Onlara da ne güzel cevap vermiştir : “ Siz neden bakmıyorsunuz kendi işinize ? Hüdâvendigâr benim sevgilim , her şeyin üstünde onu seviyorum . Ben alırsam sevgilimden alıyorum , sizden aldım mı bir şey ?”
“ Yok .” “ O hâlde söz söylemeyiniz .”
20