HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 186

Doğru Yunus ’ um Doğru …
Yunus Emre , Taptuk Emre ’ nin dergâhında otuz sene kadar hizmet ediyor . Bir şeyler görmeyi bekliyor , ama göremeyince , “ Dervişler dergâhından uzaklaşayım , biraz iş yapmaya çalışayım ” diye düşünerek dergâhtan uzaklaşıyor . Dağa çıkıyor , şehire inip satmak için odun toplamaya başlıyor .
Bir gün tekkenin kapısının önünden geçerken içi rahat etmiyor , duvardan tekkenin bahçesine bir iki odun atmak istiyor .
Bahçeye atmaya kalktığı odunların arasında eğriler de varmış . İçerden Taptuk Emre sesleniyor , “ Doğru Yunus ’ um doğru , buraya odunun eğrisi dahî girmez .”
Neyse , odunculuğu bırakıyor , başka bir iş bulmaya giderken , yolda iki zâtla karşılaşıyor . Hâl , hatır soruşuyorlar , arkadaş olup yola koyuluyorlar .
Yolda karınları acıkıyor . İçlerinden birinin erzağı varmış , “ Oturup lokma edelim ” diyorlar . Erzağı açıyorlar , beraber yiyorlar . Erzağını paylaşan zât şükür için duada bulunuyor .
İkindi vakti de diğer arkadaşın erzağını bölüşüyorlar . O da şükür duasında bulunuyor .
Akşam olunca sıra Yunus Emre ’ ye geliyor , soruyorlar Yunus ’ a , “ Kardeş sende bize ikrâm edecek bir şey yok mu ?”
Yunus ’ da hiç erzak yok . Dua da bilmiyor . Zora düşüyor Yunus , bir kenara çekiliyor . Kaldırıyor ellerini , “ Yâ Rabb ” diyor , “ bu zâtlar kimin yüzü suyu hürmetine duada bulunuyorlarsa , ben de o zâtın yüzü suyu hürmetine
186