HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 180

Sen Benim Işığımsın …
Ay ’ ın her tarafı ışıklandırdığı mehtaplı bir yaz gecesinde , Hazreti Mevlâna yürüyüşe çıkıyor . Yolda yürürken bir değirmenin başına geliyor . Değirmen taşı dönüyor , döndükçe buğday tanelerini ezip öğütüyor .
Mevlâna bir süre tefekkür ettikten sonra , “ Yâ Rabb !” diyor , “ Ben ne suç işledim ki , bu cihanı bana değirmen taşı yaptın , beni de bir buğday tanesi . Bana bu ıstırapları , bu çileleri veriyorsun , benden ne istiyorsun ?”
İçindeki Rabbinden nidâ geliyor , “ Ey benim Efendim Celâleddin ! O buğday tanesini değirmen taşının altında ne ile görüyorsun ?”
“ Ay ’ ın ışığıyla görüyorum .”
“ Demek ışık da girmiş değirmen taşının altına . Peki değirmen taşı ışığa bir zarar veriyor mu ?”
“ Hayır yâ Rab , vermiyor .”
“ Bu âlemde buğdaydan maksat senin vücudundur , ıstırap çeken ise nefsin . Gönlün bana bağlıysa , sen de o ışığa benzersin , ıstırap çekmezsin . Sen benim ışığımsın . Ben seni bu âleme , beni yâd etmen ve benden bu insan toplumuna ışık tutman için gönderdim .”
Gerçek yaşamı , yani kimliğinizi bulmak istiyorsanız , kendi içinize bakmak zorundasınız . Çünkü Tanrı saltanâtı sizin içinizdedir .
“ Az yaşa çok yaşa , akibet bir gün gelecek başa , Bu dünya bir değirmen taşıdır , daim döner , İnsanoğlu bir fenerdir , bir gün gelir söner , Ehl-i iman sahibi , iman ettiği yer ile , Dünya durdukça yaşam sürer …”
180