HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 154

Develeri Kovalıyorum …
Abbâsî hükümdârı Harun Raşid bir gün yorgan altına girmiş , Allah ’ ı düşünüyor . Kardeşi Behlül-i Dânâ Hazretleri de onun gönlünü keşfediyor . Sarayın tavanına çıkıyor , sağa sola koşarak gürültü yapıyor . Harun Raşid ’ in bütün düşünceleri bozuluyor .
“ Kim var tavanda , nedir bu gürültüler ?” “ Develeri kovalıyorum .” “ Devenin ne işi var sarayın tavanında ?” “ Allah ’ ın da ne işi var ipekli yorgan altında ?”
Başka bir gün , Behlül-i Dânâ Hazretleri saraya geliyor . Bakıyor ki ağabeyinin tahtı boş , geçiyor oturuyor . O sırada da , Harun Raşid ’ in misafirleri gelmek üzere , görüşüp ziyarette bulunucaklar .
Hükümdârın adamları Behlül ’ e , “ Burayı terk et !” diye ikazda bulunuyorlar . Behlül kalkmayınca azarlıyorlar , birkaç da kırbaç vuruyorlar .
O sırada Harun Raşid geliyor , “ Ne yapıyorsunuz ?” diye soruyor , anlatıyorlar .
Bu sırada Behlül gülüyor . “ Niye gülüyorsun ?” diye soruyor Harun Raşid , Behlül ’ e .
“ Yâhu ” diyor Behlül , “ beş dakika oturdum bir sürü kırbaç yedim . Nasıl gülmeyeyim . Sen yıllardır oturuyorsun , kim bilir ne kırbaçlar yiyorsun ?”
Bu sözleriyle Harun Raşid ’ i irşâd eden Behlül-i Dânâ Hazretleri yaşadığı devirde bir velîydi .
154