HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 150

Hepsini Sevgili Yaratmıştır …
Hazreti Mevlâna , zâhir ilmi bırakıp aşk ilmine girişince câmiiden , medreseden uzaklaştı , artık aşk âleminde yaşamaya başladı .
Eskiden görüştüğü iki bilgin , “ Mevlâna ’ yı uzun süredir görmedik , ziyaretine gidelim ” diyorlar . Biri diğerine , “ Hiç soru sormayalım , gönlümüzü okusun , ona göre bize ikrâmlarda bulunsun ” diyor .
Hazreti Mevlâna ’ nın huzûruna gelip hâl hatır soruşuyorlar . Sonra Hazreti Mevlâna tefekküre dalıyor , onlara sohbet açmak için ilhâm gelmesini beklerken . Biri dayanamıyor , “ Yâ Mevlâna ! Sana bir şey sorabilir miyim ?” diyor .
“ Sor .” “ Bu âlemde fenâ nedir ?”
Hazreti Mevlâna , bunu işitir işitmez başını secdeye vuruyor , kaldırmıyor başını secdeden .
Diğeri ârif imiş , anlıyor Mevlâna ’ nın bu hâlini ve tutuyor arkadaşını kolundan dışarıya çıkarıyor .
Soru soran , “ Neden dışarı çıkardın ? Mevlâna daha soruma cevap vermedi ” diyor .
Arkadaşı , “ Verdi , verdi …” diyor , “ Mevlâna , bu iyi , bu kötü diye dile getirirse Sevgilisini incitmiş olur . Çünkü hepsini Sevgilisi yaratmıştır .”
O güzele varmak için , iyi ve kötü ile nefsimizi terbiye etmeliyiz . Ama bu iyi , bu kötü diye ayrım yaparsak hiçbir yere varamayız .
150