HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 107

Bakın , avcının biri bir geyik avlamaya çıkmış . Avlayamamış geyiği , onun bir yavrusunu yakalamış . Geyik öbür yavrusuyla kaçmış ormana .
Avcı almış yavruyu , yolda yürürken , gideyim demiş Hazreti Muhammed Efendimizin kapısını çalayım , bu yavruyu torunu İmam Hasan ’ a versin .
Gelmiş kapıyı çalmış , o sırada Resûlallah Efendimiz , selâm olsun üzerine , açmış kapıyı , bakmış kapıda avcı var , kucağında bir ceylân yavrusu . Selâmlaşmışlar , “ Yâ Resûlallah ” demiş avcı , “ bu ceylân yavrusunu getirdim torunun Hasan ’ a , bununla oynasın .”
Resûlallah almış ceylânı kucağına , düşünmüş şimdi , nasıl alsın götürsün onu versin Hasan ’ a , çünkü Hüseyin de var . Yani arada bir kıskanma , bir darılma olmasın , diye düşünmüş .
O sırada , anne geyik gelmiş Hazreti Peygmaber Efendimizin evinin kapısını boynuzlarıyla çalmaya başlamış . Peygamber Efendimiz kapıya çıkmış .
Geyik hâl diliyle , “ Yâ Resûlallah ” demiş , “ biraz önce bir avcı benim bir yavrumu yakaladı , sana getirdi , onu veresin torunun Hasan ’ a . Hüseyin üzülmesin , ben de bu yavrumu ona getirdim .”
Şimdi hayvan , hayvanlığıyla Hazreti Peygamber Efendimize kalbi bir his besliyor .
Bu yüzden insanlık toplumu , ister İsa Rûhullah ’ tan ister Musa Kelâmullah ’ tan , ister Davud Aleyhisselâm ’ dan , ister diğer Peygamberlerden haberleri olmadığı için , nefsî arzularına kendilerini bırakmışlar , kendi kimliklerinin dışına çıkmışlar , insanlıktan çok uzak kalmışlar ; birbirlerine zarar vermektedirler , birbirlerini
107