HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 165

Kadı , “ Bak ” diyor , “ Mevlâna ’ yı çok severim , onun sayesinde sana dokunmayacağım , yoksa aynı cezayı sana tekrar verecektim . Allah ’ lık taslama bundan sonra . Hadi git .”
Alaeddin Siryânus çıkıyor Kadı ’ nın huzûrundan , üzgün üzgün geliyor tekkeye . Oturuyor Mevlâna ’ nın karşısında .
Mevlâna onu çok seviyor , bırakıyor şimdi dervişlerini , dönüyor Alaeddin Siryânus ’ a soruyor , “ Oğlum hasta mısın sen ?”
“ Yok baba .” “ Neden bu kadar üzgünsün ? Yüzünde hiç tebessüm yok .” “ Size mâlûm baba .” “ Olsun sen söyle .”
Alaeddin Siryânus anlatıyor Kadı ’ yla aralarında geçen konuşmayı .
Dinliyor Mevlâna , “ Bunun için mi üzgünsün sen ?” “ Evet .”
“ Hadi kalk şimdi , git Kadı ’ ya benim selâmımı söyle ve ona , Mevlâna soruyor de , ‘ Sen O musun bu vazifede ? Kimin kudretiyle bu vazifeyi yapıyorsun ? Sen misin , yoksa O mudur ?’ bu kadar söyle ve çık gel .”
Alaeddin Siryânus kalkıyor gidiyor Kadı ’ ya , Kadı bunu görünce yine çatıyor kaşlarını , “ Yine niye geldin sen ?” diye soruyor .
“ Kadı Efendi , babam Mevlâna ’ nın selâmı var , sana soruyor , ‘ Sen O musun , yoksa değil misin ?’..” ve çıkıyor gidiyor .
165