HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 145

Rebabımın Sesi …
Bir gün Mevlâna ’ ya demişler ki : “ Bütün hâtipler , ‘ Çalgı İslâm ’ da harâmdır ’ diyorlar .”
O esnada rebab çalan Hazreti Mevlâna tebessüm ederek şöyle diyor : “ Benim rebabımın sesi Hakk âşıklarına cennetin kapılarının açılış sesidir ; kaba sofulara da cennetin kapısının kapanış sesidir . Âşık olmadı mı biri , sağırdır .”
Rebab , dörtbin senelik bir sazdır . Peygamber Efendimizin devrinde bir rebabzen varmış . Mevtâ toprağa verildiği zaman gelir mezar başında rebab çalarmış . Hattapoğlu Ömer çıldırırmış , ‘ neden bu rebab çalıyor , neden Hazreti Muhammed bir şey demiyor ’ diye . Aradan zaman geçip , Hazreti Resûlallah dâr ’ ül-bekâya yol aldıktan sonra Ebûbekir halîfe oluyor .
Yine bir gün biri vefât ediyor . Cemaat dağıldıktan sonra rebabzen , kabir başına rebab çalmaya geliyor . Hattapoğlu Ömer rebabzenin yanına giderek , “ Bir daha kabristanda rebab çalarsan ayaklarını kırarım ” diyor .
Rebabzen üzgün bir şekilde uzaklaşıyor . O akşam Hattapoğlu Ömer ’ e rüyâsında Hazreti Muhammed asık yüzle görünüyor , hiç yüzüne bakmıyor . Hattapoğlu Ömer , o günü , hüzün içinde , acaba ne yaptım diye düşünerek geçiriyor .
Ertesi gece rüyâsında , Hazreti Peygamber , yine asık yüzle çıkıyor , üçüncü akşam da asık yüzlü . Ömer çok yalvarıyor , ağlıyor .
Hazreti Muhammed , “ Yâ Ömer , benim tebessümlü yüzümü görmek istiyorsan git o rebab çalan zâtın gönlünü al . Hakk ’ a yürüyen kişiler nasıl sıkıntılarla gitti , sen onları
145