HASAN DEDE'NİN DİLİNDEN MANEVİ HİKAYELER | Page 130

akıyor . Hemen testisini doldurmuş Ahmed Yesevî ’ nin huzuruna gelmiş .
Ahmed Yesevî şaşırıyor diyor , “ Çok çabuk geldin evlâdım . Çok çabuk getirdin bu suyu .”
Bektaş da diyor ki : “ Biz dün seninle bir konuşma yapmıştık senden bir dilekte bulunmuştum . Allah işitti bizim dileğimizi kerem buyurduğu bahçede su fışkırdı . Oradan hemen alıp geldim .”
Bunun üzerine Ahmed Yesevî Hazretleri , Bektaşa , “ Ah Hünkârım , senin bu sıtkı bütün imanla yaptığın hizmetine karşılık Allah da kerem buyurdu , bu suyu bahçeden fışkırttı ” diyor ve böylece Bektaş , Ahmet Yesevî ’ den Hünkâr ismini alıyor . O günden sonra Hünkar Bektaş ismiyle anılıyor .
Ama henüz hacı değil … Aradan zaman geçiyor , aylar yıllar geçiyor . Ahmed Yesevî Hazretleri lokmayı çok severmiş . Hünkâr Bektaş da çok güzel lokma yaparmış , yani haftada bir haftada iki pişirip Ahmed Yesevî Hazretlerine sunarmış .
Bir gün niyet etmişler arkadaşlarıyla beraber hacca gidecekler . Ahmed Yesevî de onlarla birlikte hacca gitmiş . E tabî o zamanlar uçak yok araba yok , atlarla develerle Horasan ’ dan ta Mekke ’ ye kadar , misâl olarak aylar sürüyor gidiş dönüşler .
Hünkâr Bektaş çok özlem duyuyor efendisi Ahmed Yesevî ’ ye , aradan epey zaman geçmiş gönlünden geçiriyor diyor , efendim özlemiştir lokmayı . Tutmuş bir tepsi lokma pişirmiş . Lokma dolu tepsiyi eline almış , çıkmış tekkenin bahçesine , dönmüş kıbleye , elinde tepsi ; demiş , “ Efendi Hazretleri yâ Ahmed Yesevî , lokmayı çok özlemişsindir ,
130