HASAN DEDENİN DİLİNDEN HAZRETİ MUHAMMED EFENDİMİZ | Page 21

Hazreti Muhammed Efendimiz
“ Birisi gerek ki rahmet kapısının halkasını oynatsın , kaza ve kader kapısını çalsın ki , üzerimizden bu felaket kalksın , bu kıtlık halkın tozunu savurdu , ne hayvan kaldı , ne bitki , ne de insan . Yaşayış bitmek tükenmek üzere , ne yapalım , ne edelim ?” diye Abdülmuttalib ’ in kapısına gelmişti . Abdülmuttalib , onlara , “ Benim ne gökyüzüne yüz tutup yalvaracak yüzüm var , ne de yeryüzüne ” diye cevap verdi ve “ Ancak Muhammed ’ in alnında öyle bir nur parlamaktadır ki , O ’ nu getirin de O ’ nun hürmetine Tanrı ’ ya dua edelim , dileğimizi dileyelim . Belki o zaman O ’ nun yüzü hürmetine Allah ’ ın rahmetine nail olur da bu dertten kurtuluruz ” diye seslendi . Bu söz üzerine Hazreti Muhammed ’ i getirdiler . Abdülmuttalib , O ’ nu görünce ayağa kalktı , O ’ nu alıp bağrına bastı , şefkatle okşadı , dizlerine oturttu ve sonra O ’ nun alnında parlamakta olan nuru öperek , “ Ya Rabbi ” dedi , “ Bu senin kulun Muhammed ’ dir ” diye devam etti fakat kendisini tutamayarak ağlamaya başladı . Hazreti Muhammed Efendimiz , nurlu yüzünü gökyüzüne çevirerek nazar edince lütuf padişahı merhamete geldi . Rahmet denizi coşup köpürdü . Yerden bir dumandır koptu ve göke ağdı . Bulutun yüzüne vardı ve yağmur yağmaya başladı . Çevredeki bütün kuyular , çukurlar doldu . Bitkiler suya kandı . Ölmüş alem dirildi . O ’ nun kutlu zat ’ ı yüzünden , puta tapan inkarcılar da beladan
! 21