Gri Edebiyat Sayı 4 | Page 62

‘ e dair

İlim, Âlim ve Ârif’ e dair

İrfan sahiplerinin bu dünya evindeki yaptıkları amel, ne bir hâl içindir, ne de bir makam. Onlar, Mevlâ’ ya teslim olmuşlardır.“ Kim, Allah’ ım bana verirsen kabul ederim, benden alırsan sevinirim, beni çağırırsan gelirim diyorsa âriflerdendir.”
Özlem GÜNEŞ ozlem. gunes @ izu. edu. tr

Türk Edebiyatının Anadolu’ daki ilk verimlerinden biri olan ve 14. yüzyılda Kırşehir’ de şair Gülşehri tarafından kaleme alınan Mantıku’ t- tayr( Kuşların Dili) milletimizin tarihini ve talihini kuran eserlerin başında gelir. Gülşehri, İran’ ın büyük şairi Feridüddin-i Attar’ ın aynı adı taşıyan eserinden tercüme ettiği Mantıku’ t- tayr’ da bizlere bir yolculuk hikâyesi anlatır. Aslında çok tanıdık bir hikâyedir bu. Bizim hikâyemiz.

Allah’ a hamd, Hz. Peygambere( s. a. v) övgüyle başlayan eser, kuşların padişahı kabul edilen Simurg’ un tasviri ile devam eder. Bülbül, papağan, tavus, hüma, kaz, doğan, keklik, baykuş ve adı zikredilmeyen birçok kuş toplanıp Kaf Dağı’ nın ardında yaşadığını düşündükleri Simurg’ u yani padişahlarını bulmak için yolculuğa çıkmak isterler. Fakat bu zorlu ve meşakkatli yolculukta bir rehbere ihtiyaçları vardır. Aranılan rehber ise Hüthüt’ tür. Hüthüt, Cenâb-ı Hakk’ ın habercisi, Süleyman Peygamber’ in yoldaşı olmak gibi bazı meziyet ve hususiyetleri olan bir kuştur. Diğer kuşları, kendisiyle geldikleri takdirde Simurg’ u bulacağına ikna etmeye çalışır. Her bir kuş, Hüthüt’ e ayrı ayrı itirazlarda bulunur. Simurg’ a erişemeyecekleri tereddüdü ile yola çıkmak hususunda özürlerini beyan ederler. Hüthüt kuşların tereddüt ve suallerine birer birer cevap verir ve onları ikna etmeye çalışır.
Ve en sonunda yolculuk başlar. Sıkıntılarla dolu yedi vadi vardır önlerinde. İstek, aşk, marifet, istiğna, tevhid, hayret ve yokluk vadileri... Her bir vadi bir imtihan mekânıdır aynı zamanda. Biri bir altın saray görür, oraya inip sultan olur. Diğeri, bir ay yüzlüye meftun olur. Kimisi hastalanır, kimisi de, mala mülke aşırı düşer. Kimi hırsız, kimi kan dökücü olur. Biri, ben ihtiyarım diye oturur; diğeri, daha gencim, sonra yaparım diye işlerini bırakır. Kimi bey, kimi köle, kimi öğrenci, kimi hoca, kimi Şirin kimi Ferhat, kimi âlim, kimi cahil olur. En nihayet, Kaf Dağı’ na tam otuz kuş varır. Can atıp hasretle yanıp yakıldıkları Simurg’ un yüzünü görmek için, benliklerinden soyunup içeri girerler. Fakat kendilerinden başka kimseyi göremezler. Çünkü si: otuz, murg: kuş … Yâni; Simurg“ otuz kuş” demektir.
İlme, adalete, gıybete, yalana, fütüvvete, nefse, vefaya, hikmete, hakikate ve daha birçok konuya dair sorulara cevap veren Mantıku’ t tayr temsilî bir eserdir. Simurg Hakk’ ı, kuşlar ise Hakk’ ı bulma yolunda debelenip duran insanoğlunu temsil eder. Bu yolculuğun iki önemli başlığına değinmek gerekir. Bunlardan biri ilmin tanımının yapıldığı diğeri ise irfanî kültürümüzün en önemli unsurlarından ârif tipinin çizildiği bölümlerdir.
Hüthüt’ ün huzuruna âlim bir kuş gelir. Sahip olduğu ilimlerden bahseder ve konuşmasının sonunda kendisini ancak hüner sahibi bilgili insanların anlayabileceğini belirtir. Kuşu, büyük bir dikkatle dinleyen Hüthüt, ilim ve âlim ile ilgili şu tespitlerde bulunur.
• İlim sahibi padişah olmalıdır; âlim ile cahil; bilen ile bilgisiz nasıl eşit sayılır.
• Cahil ile konuşmak ve ona söz dinletmek zordur.
• Âlimin yeri cennetler ve huzurdur; cahilin öteki dünyadaki yeri cehennemdir.
• İnsan olan hayvandan; şeytan da cahilden üstündür.
30 Gri Edebiyat