merakı beni motive etti ve motivasyon şu anda en
yüksek noktasına çıktı ama yaşım da ilerledi. Yani
şu anda ilmin, bilginin, öğrenmenin ne anlama gel-
diğini çok daha iyi anladım. İlme karşı, öğrenmeye
karşı çok daha iştiyakım oluştu. Fakat şimdi fazla
çalışamıyoruz, yoruluyoruz. Demek ki bu işi yaş
ilerlemeden yapmak lazım.
Hedeflediğiniz yerde misiniz?
Hem evet hem de hayır. Evet çünkü okulda okur-
ken bir hayal olarak düşünmek var; bir de gerçekçi
olarak düşünmek var. Hayal olarak çok ileri bir nok-
tada olmak istiyordum: Peygamberden sonraki en
büyük insanlar olan müçtehitler gibi olmak, İslam
adına dünyaya meydan okumak, yanlışları düzelt-
mek, İslam’a yapılan itirazlara cevap vermek… Bu
ideal bir hedefti. İdeal hedef hiçbir zaman ger-
çekleşmez. Gerçekçi olarak ise gidebileceğimi
düşündüğüm noktanın çok ilerisindeyim. Yani şu
anda geldiğim noktaya gelebileceğimi baştan dü-
şünmüyordum ama ideal olarak dediğim gibi çok
daha ileriyi arzuluyordum. Hayal öyledir; hep en
sonunu düşündürür. Hayal olarak hedeflediğim
yere gelemedim tabii ki ama gerçek dünyada şu
kadar gidebilirim dediğim noktayı çoktan geçtim
elhamdülillah.
Kendi döneminizle kıyasladığınızda bizim döne-
mimizde ilme ve bilgiye ulaşmak bakımından han-
gisi daha zor?
Sanıyorum şimdiki daha zor. Çünkü ilim öyle ente-
resan bir şey ki rahatlıklar içinde olmuyor. İlimde
önemli olan kalp ve kafa. Maddi imkânlar çoğal-
dıkça insanlar maddi imkânları kullanmak istiyor,
yemek-içmek istiyor, gezmek istiyor, teknolojik
aletleri kullanmak istiyor. Bunlar da zamanı zayi
ediyor, insanda bir kayıp meydana getiriyor. Bu
42
Gri Edebiyat
açıdan da şu anda ilmin engelleri çok. Her şeyin
bir engeli vardır, ilmin pek çok engeli vardır derler.
Şimdiki engeller bizim zamanımızdan daha fazla.
Ama başka bir açıdan bakarsak eski zamanlara
göre şimdi bilgiye ulaşmak çok kolay. Bizim genç-
liğimizde okuyacak kitap bulamıyorduk. Bize kitap
tavsiye eden insanlar 5-6 kitaptan fazla kitap ismi
söyleyemiyordu. Şu anda yüzlerce kitap var ve bu
yüzlerce kitap içerisinden hangi kitabı okuyacağı-
mızı seçmek zor. Eskiden bilgiye ulaşılamıyordu,
şu anda her taraftan bilgi akıyor. Fakat bunu ayık-
lamak zor. Bir takım programlar da o kadar ilginç
şeyler var ki. Ben cebimde 15.000 kitap taşıyorum.
Bilgisayara taktığım zaman onların hepsini tara-
yabiliyorum fakat bu kadar çok bilgiyi ayıklamak;
hangisinin işe yarayacağını, hangisinin yaramaya-
cağını bilmek bilgi aramaktan daha zor. Eskiden
bilgi arayıp bulamıyordun, şimdi her taraftan bilgi
akıyor ama hangisini alacağını bilmiyorsun. Bu da
insanın zihnini yoruyor ve insanı sıkıntıya soku-
yor. İnsan bugünün zevk-ü sefasına kapılmamayı
bilse; ilme ulaşmak, bilgiye ulaşmak tabii ki çok
kolay. Çok kısa zamanda müthiş mesafeler alabi-
lirsin. Lakin bunların engeli de var. Şeytanların mu-
tasyona uğramış halleri var: Modern şeytanlar. Bu
modern şeytanlar sizi ilim öğrenmeye bırakmıyor.
Şu anda Asım’ın Nesli olarak anılan imam hatip
neslini kültürel ve ahlaki olarak yeterli buluyor
musunuz?
Hiç bulmuyorum. Biz imam hatibe gittiğimizde
ülkede müthiş bir sağ-sol çatışması vardı ve iki
taraf da imam hatip öğrencilerini düşman olarak
görüyordu. İmam hatipliler de kendilerini sürekli
yeniliyordu, heyecan duyuyorduk. Şu anda böyle
bir durum yok. Herkes bir birine karışmış vaziyet-
te. Şimdi insanların zamanını israf edeceği, zevk-ü
sefaya dalacağı dünya kadar eğlendirici şey var.
Yatağa yatıyor, eline telefonu alıyor, bir yandan
film seyrediyor. Ayağa kalkıyor başka bir şey sey-
rediyor, sokağa çıkıyor başka bir şey seyrediyor…
Dolayısıyla insanı meşgul edecek çok şey var. Bu
sebeple de imam hatip öğrencileri diğerleri kadar
olmasa da dünyevileşmiş. Şu andaki gençlik; he-
defi dünya olan; zevk-ü sefayı, gönlünce yaşamayı
hedefleyen; ahiret gibi bir düşüncesi çok olmayan
bir gençlik. İmam hatiplerde öğretmenlik yapan
arkadaşlardan aldığımız bilgiye göre namaz kılma
oranı %10-15 kadar. Namaz kılma oranı imam ha-
tipte bu kadar olursa diğer okulları siz düşünün.
Bu korkunç bir tehlike. Bu ümmeti uyandıracak
olan, ayağa kaldıracak olan nesil imam hatip nes-
lidir. Dolayısıyla imam hatip neslinde böyle bir
çürüme varsa o zaman diğer öğrencilerin nasıl
olduğunu bir düşünün. Bu açıdan imam hatipleri
tekrar o eski heyecanına nasıl kavuşturacağımızı
düşünmek lazım.
O da bir genç eğer namazını
dosdoğru, düşünerek kılabiliyorsa
gerisi kolaydır. Gerisi kendiliğinden
gelir.
Bizim zamanımızda okullar arası müsabakalar
olurdu. Bu müsabakalarda çok büyük bir heyecan-
la ve kazanmak için oynardık. Yenilme durumun-
da gözlerimizden yaşlar gelirdi. Şimdi öyle bir he-
yecan yok maalesef.
Genç nesilden beklentiniz, beklentileriniz neler?
Bize nasihatte bulunur musunuz?
Gençlikten ümmetin geleceğini kurtarmalarını is-
tiyoruz. Dünya ilginç bir noktaya gidiyor, kötü bir
noktaya. Ümmet-i Muhammed perişan bir vaziyet-
te. Her taraftan saldırıya maruz kalıyoruz. Türkiye
birazcık ayağa kalkmaya çalıştığı için herkes Tür-
kiye’nin üzerine çullandı. Beklentilerimiz bunu fark
edip ümmetin geleceğini bir adım daha olsun ile-
riye doğru götürülmesi için çalışmak, çabalamak.
Gençliğin bunu başarabilmesi için de çalışmayı,
okumayı öğrenmesi gerekiyor. Eğer çalışmayı,
okumayı öğrenmiyorsa imam hatip gençliğinin bu
hedefe ulaşması çok zor. Yani diğerleri gibi haya-
tını yaşamaya alışırsa bunu yapamaz. Bunu yapa-
bilmesi için birinci olarak çok okuması lazım. İkin-
cisi ise benim test ederek, deneyerek gördüğüm
bir şey vardır ki: Bir genç eğer namazını dosdoğ-
ru, düşünerek kılabiliyorsa gerisi kolaydır. Gerisi
kendiliğinden gelir. Bu onu her türlü kötülükten
muhafaza eder ve her türlü iyiliğe karşı da teşvik
eder. Gençlik çok okumalı. Bir de biz geçiciyiz, bu
dünya geçici. Bunun farkına varmalıyız. Beş vakti
dosdoğru kılarsak Allah’ı unutmamış, ahireti unut-
mamış, dünyayı anlamış oluruz. Son olarak genç-
lere önemli bir tavsiye de: Allah’tan kendilerini ko-
ruması için çok dua etmelerini tavsiye ediyorum.
Allah razı olsun hocam.
Hiç Bilenlerle Bilmeyenler
Bir Olur Mu?
43