Bandırma Vapuru’nda Başlayıp Ege Denizinde Biten Destanın Eşsiz Kahramanlarına
“Bir gemi yaklaştı Samsun’a sabaha karşı,
Selam durdu kayığı, çaparı takası,
Selam durdu tayfası!”
dizeleriyle bahseder Cahit Külebi 19 Mayıs sabahından. Evet, o gün bir geminin bacasından
duman tütmekteydi, fakat bu duman üstünkörü bir duman değildi. Bu, sizlerin geçip giden
kaygıları, hatta korkularıydı. O gün atamın: “Bugün benim doğum günüm.” diye bahsettiği
gündü. Sizler, Mustafa Kemal’in umutla sarıldığı bu memleketi koruyacağınıza dair o zaman
ant içmiştiniz. Ve atamız 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak kurtuluş mücadelesinin ilk
adımını atmış oldu. İşte o gün sadece bir kıvılcım alevlenerek Kurtuluş Savaşı’na dönüştü.
Siz sırtında çocuklarını taşıyan analarım, bacılarım, küçük, büyük herkes! Sizler aç,
susuz cephe yoluna dökülüp vatan evlatlarına mühimmat taşımak için adeta ölüme yürüdünüz.
Çünkü sizlerin attığı her adım kurtuluşa biraz daha yaklaşmaktı. Çünkü sizler artık işgalcilere
karşı ayaklanmıştınız. Artık herkes bağımsızlığına, özgürlüğüne tamamen sahip olmak
istiyordu. Bunun için Türk milleti olarak sizler her bağımsızlık savaşında olduğu gibi adeta
tek vücut oldunuz, düşmana taviz vermediniz ve benim ecdadım olarak bu cennet vatanın
ebediyen hiç kimseye verilmeyeceğini tüm dünyaya kanıtladınız.
Şöyle bir düşünüyorum da sizler her şeye rağmen bizlere vatansızlık duygusunu
tattırmadınız. Bizlere güzel yurdumun her şehrin farklı güzellikler bıraktınız. Ovalarımızı,
dağlarımızı, köylerimizi, kentlerimizi, sahilimizi, kordonumuzu düşman postallarına
çiğnetmediniz. Bu nasıl bir vatan sevgisi? Bu nasıl bir aşk hikâyesi? Kaç milletin ecdadı bu
kadar şanlı, şereflidir? Kiminiz çiçeği burnunda delikanlı, kiminiz 4 çocuklu biri emzikte bri
kucakta üstelik… Kiminiz 80 yaşlarındaydı da “Benden geçti.” demedi. Elinde bir parça
ekmeği olan da, çorabında kırk yama olan da koştu cepheye; gözü yaşlı anasını, arkasında
ağlaşan çocuklarını saymadan, onlara bir şey söyleyemeden yalnızca “Vatan sağ olsun!”
diyebildiler. Vakti gelince Mehmetçik “Ya bismillah” diyerek başladı soysuza sıkmaya.
Sizler, Türk çocuklarının ecdadı olarak memleketimize yan gözle bakanların karşısında
sonuna kadar “aslan gibi” dimdik durdunuz. O gün sizlerin yaşadığı, şahit olduğu olayları
bizler bugün, yüz yıl sonra hayal etmekte bile zorlanıyoruz.Çanakkale, İnönü, Sakarya, Dumlupınar,
Kocatepe, Sarıkamış gibi cephelerde de
sizler yine düşmanlarımızın önüne adeta etten duvar ördünüz. Canınız pahasına savundunuz