9
Akıllı Hans
1907 ’ de Hans ’ ı inceleyen Pfungst , çeşitli incelemeleri ( atın gözlerini bağlayarak soru soranı görmesini engellemek , soru soranın cevabı bilip bilmemesi durumunu kontrollü olarak değiştirmek , soruları bakıcı dışındakilerin sormasını sağlamak vb .) sonucunda Hans ’ ın gerçekte zihinsel işlemler yapmadığını , yalnızca kendisini izleyen insanlar ve eğiticisinin tepkilerindeki küçük değişimler yoluyla beklentilerini algıladığını ve cevabı da buna göre verdiğini gösterdi . Hans , bakıcısının vücut dilindeki istemsiz ipuçlarına tepki veriyordu . Pfungst olayı dikkatle incelediğinde , atın toynağı yere doğru sayıda vurmaya yaklaşınca , soru soranın duruşunda ve yüz ifadesinde gerilimi gösteren küçük değişimler olduğunu fark etti . Tam doğru sayıda toynak vuruşundan sonra bu gergin ifade yerini rahatlamaya bırakıyordu . Sorulan sorunun cevabı etraftakiler tarafından bilinmediğinde Hans ’ ın doğru cevap verme oranı düşüyordu . Bakıcısı ise bu durumun farkında bile değildi .
Peki nasıl oldu da psikolog Pfungst ’ tan önce Hans ’ ı izleyen uzmanlar bunun farkına varamamışlardı ? Bilim adamları çok temel bir hata yapmıştı ; atın matematik problemleri çözebiliyor olması ve bakıcının yalan söylemiyor olması , atın matematiksel becerileri olduğunu göstermezdi . Bu olaya Akıllı Hans Etkisi adı verildi . Bakıcı Pfungst ’ un Hans ’ dan sonra da araştırmaya ve deneylere devam ettiği bu etkiye asla inanmadı , atı ile Almanya ’ yı gezerek meraklı kalabalıklara gösteri yapmaya devam etti .
20 . yüzyılın başlarında Almanya ’ da yaşamış olan akıllı at Hans , eğiticisi olan Alman öğretmen tarafından halka matematik sorusu çözmeyi bilen bir at olarak sunuldu . Hans ’ a toplama , çıkarma ve çarpma problemleri verildiğinde cevabı toynağıyla yere vurarak ya da kafasını sallayarak verebiliyordu .
Almanya ’ dan sonra dünyanın diğer ülkelerine de yavaş yavaş namı yayılmaya başlayan bu atı araştırmak üzere bilim adamlarından oluşan bir Hans Komisyonu kuruldu . Evet gerçekten böyle bir komisyon kuruldu çünkü ortada bir hayvanın matematik sorularını çözebilmesi gibi bir iddia vardı bu çok ciddiydi ve eğer doğruysa bu , o zamana kadar kabul görmüş olan ve bir çok bilim dalını kapsayan ciddi bir bilgi birikiminin gözden geçirilmesi ve bir çoğunun çöpe dönüşmesi demekti . Komisyon , at hakkında bir çok inceleme yapmış ve sonuç olarak Hans ’ ın gösterilerinde hiçbir hile yapılmadığı sonucuna vararak dosyayı psikolog Oskar Pfungst ’ a devretti .
SOKRATİK DÜŞÜNME YÖNTEMİ
Yukarıda anlattığım olayı ve sonucunu cebimize koyalım ve başka bir döneme geçelim . MÖ 300 ’ lü yıllarda ortaya çıkmış bir düşünme yöntemi olan Sokratik düşünme yönteminden bahsedelim biraz .
Kendileri , çoğumuzun en az lise döneminde öğrendiği kadar aşina olduğumuz bir yöntemdir . Bilgilerin doğuştan insan aklında var olduğunu ve öğrenme / öğretme dediğimiz şeyin aslında bir hatırlatma olduğunu savunur Sokrates . Hatta annesinin mesleğiyle bağdaştırmıştır bunu ve filozofları “ bilgi doğurtan birer ebe ” olarak görür . Kanıtlamasını ise bir gün evine çağırdığı bir kölenin geometri problemi çözmesini sağlayarak yapmıştır . Sıra geldi cebimizdekileri masaya sermeye …
AKILLI HANS ETKİSİ ACABA ANTİK DÖNEME Mİ DAYANIYOR ?
Bu iki olay arasındaki benzerliği fark etmişsinizdir . İki olayda da bilgisiz bir aklın bizim bilgi ile mümkün olabileceğini düşündüğümüz şeyleri yapıyor olması . Peki günümüzde bile hala kullanılan bir aktif öğretim yöntemi olan sokratik yöntem aslında bir Akıllı Hans Etkisi midir ? Yani Sokrates ’ in yaptığı bir doğurtma işlemi değil de , kölenin yaptığı sadece bir mimik okuma işlemi midir ? Sanırım bundan Sokrates ’ i karşımıza alıp konuşmadan emin olamayacağız ve eğer karşımızda Sokrates ’ in bulunma ihtimali varsa bizi ikna edemeyeceği şey yoktur herhalde . Bu soruları da kafanızın bir köşesine iliştirip ortadan kayboluyorum . Yorum sizin !
Mert Hikmet ERDOĞMUŞ 7 / D
9