Easy Rider(1969)
Gürkan Sabri Şakrak
Dünyadan habersiz iki fırlama. Tüm dertleri Mardi Gras’a gidip eğlencenin dibine vurmak. Uyuşturucu aracılığıyla parayı bulup gazlamak. Lise yıllarında izlediğimde gümbür gümbür motorlar, güzel kafa yapan otlar, komün yaşamı, güzel kızlar, karnaval ortamı aklımda kalmıştı filmden hatıra. Filmin bilincimi gerçek anlamda vurması için biraz yaş almak gerektiğini dün akşam tekrar izleyince anladım.
YOLCULUK – Peki Biz Niye Yoldayız?
60-70’li yılların Amerika’sında geçen hikayede elemanlarımız uzun bir yolculuğa çıkıyorlar. Bu uzun yolculuğun da sıkıcı geçmemesi gerekli tabii. Yanlarında bolca bulunan otlardan çekip, akşamları kamp ateşinin başında muhabbetle keyif çatıyorlar. Gündüzleri genelde yolda geçiyor. Ancak bu seyahatte vatanları Amerika’yı tanımak hiç planlarında yoktu. Bu tuhaf ülkeyi tanıdıkça Mardi Gras hedefi silikleşiyor. Yaşadıkları anın önemini kavrıyorlar. Gümbürtülü motorlarıyla geçtikleri yollarda beyaz adam tarafından katledilen yerlilerin ruhlarını hissetmeye başlıyorlar. Hayatları boyunca köylerinden başka şehre gitmemiş, bunu merak etmemiş bir aile ile tanışıyorlar: ‘Peki biz niye yoldayız?’. Şehir hayatından bunalıp taşrada komün kuran adam yolda karşılarına çıkınca; ‘hah, tamam. İşte en tutarlı adam bu. Şimdi bizim haylazları adam edecek’ diye içinden geçiriyor izleyici. Yaşadığı komünü görünce bu fikrinden de vazgeçiyorsun.
ORTA SINIF’IN ALKOLİK ÇOCUĞU
Eğer motor üstündeysen, saçların uzunsa, kemik kolyeler takmışsan, gözlerin uçmuş uçmuş bakıyorsa adam yatacak otel bulamaz. Ama nezarethaneye atılmak kolaydır. Yol üzerinde bir kasabadaki karnavalda toplum kurallarını bozarak motor sürdükleri için kodese tıkılıyorlar. Ama her musibette bir hayır vardır derler ya, burada yaramaz zengin çocuğu(Jack Nicholson) ile tanışıyorlar.
Motoruna, üstüne, başına ne kadar A.B.D. bayrağı takıştırsan da, genç kızların ilgisini çekiyorsan tehlikeli bir adamsın. Saçı uzun erkek adam mı olur? Ama sorun bu değil; bizim elemanların temsil ettiği şeyde sorun. Toplum denilen mekanizma senin beyninin içine bakmaz, dış görünüşüne, maskeye bakar. Ve eğer gördüğü şey kendisinde yoksa, ve kendisinin yaşadığı kalıpların içinde asla yapamayacağı bir şeyse, seni yok etmek ister. Ya fiziki olarak, ya düşünceni değiştirerek, ya da dış görünüşünü değiştirmen bile yeterli olabilir bazı koşullarda. Eğer sen gelip geçici, tanımadıkları veya bir daha hiç karşılaşamayacakları bir insansan malesef ilk seçeneği seçerler çoğu zaman. İşte alkolik zengin çocuğu bunlara kurban gitti. Bedelini ödedi.
tutarlı adam bu. Şimdi bizim haylazları adam edecek’ diye içinden geçiriyor izleyici. Yaşadığı komünü görünce bu fikrinden de vazgeçiyorsun.
ORTA SINIF’IN ALKOLİK ÇOCUĞU
Eğer motor üstündeysen, saçların uzunsa, kemik kolyeler takmışsan, gözlerin uçmuş uçmuş bakıyorsa adam yatacak otel bulamaz. Ama nezarethaneye atılmak kolaydır. Yol üzerinde bir kasabadaki karnavalda toplum kurallarını bozarak motor sürdükleri için kodese tıkılıyorlar. Ama her musibette bir hayır vardır derler ya, burada yaramaz zengin çocuğu(Jack Nicholson) ile tanışıyorlar.
Motoruna, üstüne, başına ne kadar A.B.D. bayrağı takıştırsan da, genç kızların ilgisini çekiyorsan tehlikeli bir adamsın. Saçı uzun erkek adam mı olur? Ama sorun bu değil; bizim elemanların temsil ettiği şeyde sorun. Toplum denilen mekanizma senin beyninin içine bakmaz, dış görünüşüne, maskeye bakar. Ve eğer gördüğü şey kendisinde yoksa, ve kendisinin yaşadığı kalıpların içinde asla yapamayacağı bir şeyse, seni yok etmek ister. Ya fiziki olarak, ya düşünceni değiştirerek, ya da dış görünüşünü değiştirmen bile yeterli olabilir bazı koşullarda. Eğer sen gelip geçici, tanımadıkları veya bir daha hiç karşılaşamayacakları bir insansan malesef ilk seçeneği seçerler çoğu zaman. İşte alkolik zengin çocuğu bunlara kurban gitti. Bedelini ödedi.
KARNAVAL, TANRI, ÖLÜM
Kafa arkadaşları ölmeden önce bir genelev tavsiye etmişti. Oraya doğru yol alır bizim haylazlar. Ama ikisi de artık yolun başındaki insan değillerdir. Korku, durgunluk, düşünce hali çökmüştür ikisine de. İki güzel kızı kaptılar mı kaçarlar sokaklara. Uyuşturucuları kökleyince ve sevişince mutlu olacaklarını, mükemmel bir zaman geçireceklerini, hazzın doruklarında gezineceklerini sanırlar. Ama demiştik ya artık aynı insan değillerdir. Yolculuk onları değiştirmiştir. Uyuşturucu, alkol aldıkça sorgulama artar. Sorular, sorular, sorular…bir mezarlığa gelirler. Karnaval uzakta kalmıştır. Buraya nasıl geldiler? Tanrı ve ölümün en çok hissedildiği yer ve kafası bir hayli dumanlı iki kız, iki erkek. Hepsi kendi aleminde uçarlar. Sevişemezler, beceremezler sevişmeyi mezarlıkta. Tanrı ve ölüm her yerdedir orada.