FUSKA MAG 3 | Page 165

164 FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG 165

fUSKA MAG DANS fUSKA MAG DANS

Hangi seviyede olursanız olun, dansa bir kere gönül verdiyseniz, pistlere veda etmenin düşüncesi bile içinizi acıtır. Bu sene Blackpool Dance Festival’da çok kıymetli bir çift jübile yaptı; Sergey Sourkov ve Melia.

Onları yıllarca canlı olarak seyretme ayrıcalığına sahip olduğumuz için kendimi çok şanslı hissediyorum. Vedalarının yarattığı burukluğu, anılarımızda bıraktıkları eşsiz anılar ile taçlandırmak istedim.

Önce Donnie Burns’un videolarında öğrenci olarak tanıdım Sergey ve Melia’yı. Sonra da World Superstar Dance Festival’daki Ne Me Quites Pas parçasındaki Rumba performansları ile aklıma kazıdım. O şovdaki Melia’nın kostüme öylesine bayıldım ki, parlamasını sağlayan taş mı pul diye dakikalarca tartıştık terzimle.

---

4 sene önce UK Open’dayız. İlk kez gitmişiz. Şaşkınız. Sabah elemeleri bitmiş, akşam programını üstlerdeki koltuklarda izliyoruz. Yarışmayan herkes, ama herkes, izleyicilerin arasında. Yakınımızda Sergey ve Melia’yı görüyoruz. Berk’le birbirimize işaret ederken… A-ah! O da ne? Selam verip yanımıza oturuyorlar.

Hayran olduğunuz bir sanatçı, örneğin Micheal Jackson, yanınıza otursa ne sorarsınız? En çok neyi merak edersiniz? Örneğin, Smooth Criminal klibinde ip kullanıp kullanmadıklarını mı? Yoksa, koluna bant takma fikrinin nereden çıktığını mı? Evet, dostlar ben sordum. Kostümünün taş mı pul mu olduğunu…

“Tabii ki Swarovski” derken, bronz tendeki kalkmış olan o incecik kaş! Aman allahım, rüyalarıma, hayır hayır kabuslarıma girecek. Pek de iyi bir ilk izlenim bırakamadım sanırım, eyvah J

---

Geçen sene Blackpool Dance Congress’teyiz Sergey ve Melia seminer veriyor. Melia dedi ki;

“Ben hiçbir zaman masallardaki o prenses olmak istemedim. Ben hep o masallardaki cadı (!?!) olmak istedim. İçimde hep flamenkodaki gibi ateşli ve asi bir çingene var benim. Dans ederken onu yaşarım.”

Prenses benzetmeleriyle büyütülüp, bu çılgın mesleği yapmak isteyen bir kız için gerçeklik anıydı. İz bırakmak istiyorsak, kimin ne dediğini bırakıp, önce ve tamamıyla kendimiz olmalıyız.

---

Ders almak için Semley’deyiz. Eğitmenimiz verdiği olağanüstü fakat bir o kadar detaylı koreografiyi hemen yapmamızı bekliyor. Konsantrasyonumuz en üst seviyede. Derken…

Sergey ve Melia geliyorlar, ders için. Ama vermek değil, ders almak için. Hans Galke ile çalışmaya başlıyorlar. Eğitmeni dinlemeye çalışmak ile onları izlemek arzusu içinde ortadan tam anlamıyla ikiye bölünmüş halde buluyoruz kendimizi.

Onlarla aynı yerde ve aynı anda ders almanın şaşkınlığı ve merakı birbirine karışıyor. Göz ucuyla da olsa izlerken, tarihe yine not düşüyoruz.

Her ne kadar kaşlarınız ince ve ruhunuz ateşli olursa olsun, hanımlar partnerinizi ve eğitmeninizi her yerde ve her zaman sessizce ve dikkatle dinlemelisiniz. Gerekirse Melia gibi verileni yalnız başınıza tekrar tekrar denemelisiniz. Bu esnada eğitmeniniz, partneriniz - hatta bütün salon bile - sizi dikkatle izliyor olsalar dahi.

---

Önceki sene, bu kez öndeki koltuklarda nefeslerini duyarak profesyonelleri seyrediyoruz. Dans rumba. Heat değişiyor. Sergey ve Melia tam önümüze geliyorlar.

Sergey duruyor. Müzik başlıyor. Sergey duruyor. Müzik sürüyor. Sergey hala duruyor. Melia etrafında yürüyor, dokunuyor, dans ediyor, bir işaret bekliyor. Ve Sergey yine duruyor.

Durduğunu nasıl mı biliyorum. Çünkü, hepimiz kilitlenmiş bir şekilde “durmasını izliyoruz”. Neredeyse 30 saniye, belki daha fazla, adam sadece duruyor ve gözlerimizi ayıramıyoruz.

Alkış bile alıyor. Durduğu halde !?!

İşte karizma tam da budur dedirtiyor! Hareket etmeden bile izletebilmek kendini. Bazen seyirciyi etkilemek için 10 tur dönmek gerekmiyor.

Üzerinde çalışılması gereken bir nokta. Çok önemli bir nokta.

---

Ve geçtiğimiz çarşamba, bu harikulade çift pistlere veda etti. İşte kendilerinin son Rumba’larından önceki veda sözleri;

“Böyle bir anda, bu olağanüstü yolculuğun sonuna gelmek konusunda hissettiklerimizi kelimelerle ifade etmek mümkün değil. Bizim hayatımız, dansımızı teneffüs etmektir!

Bu yolda karşılaştığımız şahane eğitmenlerimiz, nazik dostlarımız, harika izleyicilerimiz olduğu için fazlasıyla şanlıyız ve bunlar için çok minnettarız.

Gözyaşları ve kahkahalarla, üzüntü ve neşeyle dolu – kariyerimiz boyunca birçok güzel anı tecrübe ettik. Gabriel Garcia Marquez demiş ki: “Hayatta önemli olan başınıza ne geldiği değildir, fakat başınıza gelenlerden hangilerini ve bunları nasıl hatırladığınızdır.”

Bu büyülü pistten hiç bir pişmanlık duymadan ayrılıyoruz… Burada yaşadığımız bütün anıları hatırlayacağız ve bunlar için minnettarız. Teşekkürler!”

Sergey ve Melia geliyorlar, ders için. Ama vermek değil, ders almak için. Hans Galke ile çalışmaya başlıyorlar. Eğitmeni dinlemeye çalışmak ile onları izlemek arzusu içinde ortadan tam anlamıyla ikiye bölünmüş halde buluyoruz kendimizi.

Onlarla aynı yerde ve aynı anda ders almanın şaşkınlığı ve merakı birbirine karışıyor. Göz ucuyla da olsa izlerken, tarihe yine not düşüyoruz.

Her ne kadar kaşlarınız ince ve ruhunuz ateşli olursa olsun, hanımlar partnerinizi ve eğitmeninizi her yerde ve her zaman sessizce ve dikkatle dinlemelisiniz. Gerekirse Melia gibi verileni yalnız başınıza tekrar tekrar denemelisiniz. Bu esnada eğitmeniniz, partneriniz - hatta bütün salon bile - sizi dikkatle izliyor olsalar dahi.

---

Önceki sene, bu kez öndeki koltuklarda nefeslerini duyarak profesyonelleri seyrediyoruz. Dans rumba. Heat değişiyor. Sergey ve Melia tam önümüze geliyorlar.

Sergey duruyor. Müzik başlıyor. Sergey duruyor. Müzik sürüyor. Sergey hala duruyor. Melia etrafında yürüyor, dokunuyor, dans ediyor, bir işaret bekliyor. Ve Sergey yine duruyor.

Durduğunu nasıl mı biliyorum. Çünkü, hepimiz kilitlenmiş bir şekilde “durmasını izliyoruz”. Neredeyse 30 saniye, belki daha fazla, adam sadece duruyor ve gözlerimizi ayıramıyoruz.

Alkış bile alıyor. Durduğu halde !?!

İşte karizma tam da budur dedirtiyor! Hareket etmeden bile izletebilmek kendini. Bazen seyirciyi etkilemek için 10 tur dönmek gerekmiyor.

Üzerinde çalışılması gereken bir nokta. Çok önemli bir nokta.

---

Ve geçtiğimiz çarşamba, bu harikulade çift pistlere veda etti. İşte kendilerinin son Rumba’larından önceki veda sözleri;

“Böyle bir anda, bu olağanüstü yolculuğun sonuna gelmek konusunda hissettiklerimizi kelimelerle ifade etmek mümkün değil. Bizim hayatımız, dansımızı teneffüs etmektir!

Bu yolda karşılaştığımız şahane eğitmenlerimiz, nazik dostlarımız, harika izleyicilerimiz olduğu için fazlasıyla şanlıyız ve bunlar için çok minnettarız.

Gözyaşları ve kahkahalarla, üzüntü ve neşeyle dolu – kariyerimiz boyunca birçok güzel anı tecrübe ettik. Gabriel Garcia Marquez demiş ki: “Hayatta önemli olan başınıza ne geldiği değildir, fakat başınıza gelenlerden hangilerini ve bunları nasıl hatırladığınızdır.”

Bu büyülü pistten hiç bir pişmanlık duymadan ayrılıyoruz… Burada yaşadığımız bütün anıları hatırlayacağız ve bunlar için minnettarız. Teşekkürler!”

Bir Jübilenin Ardından

Yasemen Karaduman