32 FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG 33
/////////////////////////////////////////
Aguirre, the Wrath of God
Fatima Güner [email protected]
1500’ler, Amerika kıtası, coğrafi keşiflerle sayıları gittikçe artan konuklarını ağırlamakta. Aguirre’nin de bir ilham kaynağı olarak sıklıkla bahsettiği gibi Meksika keşfedilmiş. Herzog’un kamerasının muhatabı küçük grubumuzun kızıl elması ise El Dorado adında altın zengini olduğu belirtilen bir şehir ve onun fatihi olma şerefi.
Filmin konusunu bu kadar resmi ve gerçek olaylara sadık kalınmış gibi açıklamış olsak da aslında filmin gerçek olaylardan esinlenmesine rağmen bundan ötesini de yapmadığını eklemek yerinde olacaktır. Örneğin dış ses anlatımıyla olayın, onun günlüklerine dayandırıldığı rahip Gaspar de Jalvacal bu tarihlerden çok önce bölgeye gitmiş aslında.
Filmin başındaki Kızılderili kölelerden ve İspanyol askerlerinden oluşan grup, arazinin zorluğu dolayısıyla keşif için daha küçük bir gruba ayrılmak zorunda kalıyor ve asıl hikâyede bundan sonra başlıyor. Grubun komutanlığı Don Pedro de Ursua’ya verilse de; asıl kahramanımız Don Lope de Aguirre bu küçük grupta etkinliğiyle Ursua’yı saf dışı bırakarak egemenliği ve istediğini yapmak için gerekli olan gücü eline alıyor. Zaten tüm bu film evreni içinde asıl anlatım nesnesi de Aguirre’den başkası değil bir bakıma. Hikâye inşasını tamamlamış ve seyircisini atmosferine aşina kılmış film, bundan sonra asıl meselesine odaklanıyor gibi: Aguirre’ye…
Herzog’un sonraki birçok filminde de beraber çalışacağı Klaus Kinski tarafından canlandırılan Aguirre, en kısa ifadesiyle, aşırı rahatsızlık verici rahatsız bir karakter. Sarı saçları ve mavi gözleriyle perçinlenen soğuk ve tekinsiz dış görünüşü, jest ve mimiklerinin bariz tuhaflığı ve de en önemlisi kendini açtıkça tüyleri ürperten fikirlerinin peşinden her şeyi ezip geçebilecek kişiliği… Grubun ayrılmasıyla kısa bir sürede yönetimi ele alan Aguirre asıl amacına ulaşıyor ve El Dorado’ya ulaşmak için aşılması elzem olan yolculuğu başlatıyor.
Filmin açılış sahnesinde daha en başından vurgulanan doğanın zorlayıcı koşulları ile yerlilerin ara ara grubumuza vermiş olduğu rahatsızlıklar herkesi canından bezdirecek, hatta son kertede aklını yitirtecek bir noktaya sürüklerken; sadece Aguirre’yi ve sahip olduğu amaca iradi bağlılığını hiç ama hiç etkilememektedir. Aşırı megaloman kişiliği, topluluğa ara ara verdiği tüyler ürpertici nutuklar dışında pis işlerini yaptırdığı Perucho’ya verdiği emirlerde de aşırı bir edebileştirmeyle zeminini bulurken; kişiliğinin rahatsız ediciliğini sağlayan saç ayaklarını şu şekilde sıralayabiliriz: