fUSKA MAG vizyon eleştirileri FİLM fUSKA MAG vizyon eleştirileri FİLM
24 FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG FUSKA MAG 25
için bir küçük yardımda bulunma fırsatı. Kimse yanlış anlamasın, varoşların insanını hor gösteren bir tasvire dahi girişmek dünyanın en büyük cehaleti. Ama birbirimizi kandırmayalım, bu sayfanın okuru iseniz zihniniz ya böyle işliyor, ya da bir ara işledi. “Ey sen orta-üst sınıf sinema tüketicisi! Toplumu anlamıyorsun!” minvalinde yazmayı ben de istemezdim, ama demek ki bazı şeyler bunca zaman yeterince konuşulmamış. Demek ki benim de birikmişim varmış.
Müslüm Baba’nın Evlatları, işte o asla yakın bağ kurmadığınız insanları size tanıtmayı amaçlıyor. Bu tanıtım tamamen Müslüm Gürses sevgisi üzerinden yürümekte. Kimisi korsanıyla 200’ü bulan Müslüm Gürses kasetlerinden kuleler yapmış, kimisi adını ve kıyafetini değiştirip kendini Baba’ya benzetmiş. Şarkıların hepsi ezberlerde, konser kayıtları tekrar tekrar dinleniyor. Bir hayranı Müslüm Baba’nın traş olduğu usturayı kapıp kaçabiliyor, bir diğeri değme aranjörlere taş çıkartacak ustalıkla her bir şarkının müzikal arkaplanını size açıklıyor.
Aslında ortada çok tanıdık bir doku söz konusu. Günümüzün “fan” olma durumu, kültürü ve normları öznenin ve objenin değiştiği yeni bir düzlemde gene mevcut. İflah olmaz bir Queen hayranının “Freddie Mercury’nin 1986 Budapeşte konseri” hakkında konuşurkenki damardan çok da uzak değiliz.
Müslüm Baba’nın Evlatları, (filmde de belirtildiği üzere) çok temel bir ayrıma dikkat çekerek hikayesini inşa ediyor: Birini baba saymak, birini imparator saymakla eş değildir. Baba diyeceğin insanla kurduğun bağ sevgiden geçer, imparatorda ise işler sevgiyi şart koşmaz, başka değişkenler ön plandadır. Bu nedenle Müslüm Gürses ile hayranlarının kurduğu ilişki, Elvis Presley’nin (The King) hikayesini andırsa da (onun gibi giyinenler, onun öldüğüne inanmayanlar vb…) aslında başka bir yolu izlemekte. Bu sebeple Müslüm Gürses’e doğum gününde bir mikrofon ya da bağlama hediye eden sevenleri, Baba’ya dokunabilmenin değil ondan bir onay alabilmenin sevinci içindeler. Ve bu sebeple Baba’nın Paramparça albümü ile başladığı yeni dönem, evlatlarının kızamadığı (baba diye hitap etmeyi seçtiğin adama kızamazsın) ama kırılmadan da edemediği bir perde.
Tabii elimizde jiletçiler ya da Baba’ya fetişist bir noktadan yaklaşan örnekler de yok değil, ama Müslüm Baba’nın Evlatları bizi bunların münferik örnekler olduğu konusunda ikna etmeyi başarıyor.
Müslüm Baba’nın Evlatları sayesinde, kısıtlı süresinde (53 dakika) anlattığı toplum katmanını başarılı bir şekilde seyirciye ulaştıran bir filme sahibiz. Gene de bu manalı belgesel çalışmadan ben birkaç dokunuş daha beklerdim. Film Müslüm Gürses’e ve hayranlarına odaklanırken, cover dönemi sonrası Müslüm Gürses dinlemeye başlamış kitleye birkaç cümleyle değinmekten ötesini yapmıyor. Filmin derdi pek tabii bu kitleyi anlatmak değil, ancak burjuva katmanındaki Müslüm Gürses “sempatisi”nin Müslümcülerin “baba sevgisi” ile kıyası bu filme güçlü bir katkı sağlayabilirdi. Unutulmaması gereken çok önemli bir gerçek var ki günümüzün sinema seyircisi (hele bu filmin hitap ettiği, festival düzeyindeki sinema seyircisi) Müslüm Gürses’i Paramparça ile tanımış orta-üst sınıf mensupları. Bu kesimdeki seyircinin kendini denklemin içine bir gözlemciden öte şekilde koyamaması üzücü olmuş. Muslum Baba Evlatlari004Öte yandan Müslümcülerin Baba’ya olan sevgileri dışındaki varoluşları ve gündelik hayatları da bir ölçüde filme yedirilebilir, belki bu sayede Müslümcü olmayan seyircinin Müslümcülerle kendinde benzerlikler yakalayarak bağ kurması kolaylaştırılabilirdi. Ancak bu yollara sapılmaması bir hata ya da eksiklik değil, belli ki yönetmen Vuslat Saraçoğlu’nun bilinçli tercihi.
Uzun lafı kapanışa taşırsak, Müslüm Baba’nın Evlatları kendini seyrettirmesini, seyredene dokunmasını bilen bir film. Filmin söylemek istediği şeyler var ve keşke daha fazlasını söyleseymiş. Gene de bu kadarının bile bize kazandıracaklarının değeri büyük. Festival sinemacılarının varoşları erdemli bir yenilmişlikle sunma (ve seyircinin de bu sunulanı afiyetle yeme) fetişi bu kadar yüksek iken, insanın insana duyduğu temiz sevgiyi bir filmin Müslüm Gürses gibi çok sembolik bir figür ile anlatması hem ironik, hem de bazı ezberleri bozmak için yeterli.
Mühim not: Şu yazının hatrına Ervah-ı Ezelden türküsünü Müslüm Gürses yorumu ile bir dinleyin. Bazı yaralar derininden sızlayacak.
http://www.dailymotion.com/video/xzhu13_muslum-gurses-veda-ervah-i-ezelde-son-album_music